Ayzıt Fırtınası
Ne fırtınalar ektin sen Ayzıt
Ne fırtınalar biçtirdin. Yine de uslanmadın, delirttin. Önceleri parıltınla büyüledin evrenimi, Aşkı anlatmakla meşguldü zihnin. Gün oldu aşkın garabetiyle söndün. Sen hiç cismani sevda bilmedin ki! Ah! Ayzıt ah! Sen hiç ölümle selamlaştın mı? Pırıltınla kaynarcalar dile geldi. Susuzluğunu dindirdin. Tüy kadar hafifti yüreğin. Bu memba nereden geliyor diye düşünmedin. Sen var edendin sevginle Ben yok olan fani. Ah! Ayzıt ah! Kâh karartıda gülümsedin. Kâh ışıltıda görünmez oldun. Doğan güneşi rutin bildi yüreğin. Şah damarımda atandın. O güneş ki nevalemdi benim. Eksikliğinde sarsıldım. Ah! Ayzıt ah! İçtim sandın zemzemi aldandım. Şimdi koyu bir kovuşturmadayım. Yüreğim iştiyak içinde yorgun Yaramı kaşıyan varlık, Ah! Ayzıt ah! Sendin. Mavi sulara çakılmak için nedendin Yutkunamaz oldum bak, Lakin sustum. Meczuplaştım yakamozunla. Astım hayatımı tel direklere, Bekleme! Dilemem aman Kılıksız dediler, hor gördüler. Arayışımı da seni de bilmediler. Dinledim göğü Dinledim yeri Dinledim yedi kat örtüyü Ayzıt. Sesinle titredi kokleam. Kanadı yüreğim; inledim. Ne sen; Ne de kimseler bilmedi, duymadı. Ah! Ayzıt ah! Fırtına dindi. Haykırdım tebaaya duyulmadı. Süpürdü tüm inançlarımı sesin, Sel bildim. Fırtına sendin Ayzıt. Bomboştu yörem, çökmüştü mahzenim Örendi arenam, anladım ki tek idim. Yaradan’dan gayri herkesi cüsseme el bildim. Songül A Yılmaz |