SON İMZA...Minnet ehli bir gölge olmayı nasip etmesin hani Tanrı: Buyruklarına riayet ettiğim Güncemi sonlandırmasın da Vaktin közünde Cinnetlerin erdem olduğu Bir şahikayı dillendirirken Yerli yersiz… Andığımı değil Ar bildiğim her vasfımı Tahliye ederken Dokusu hüviyetimin: Bariz bir yorumla sehven yenik düştüğüm Göğün manivelasına bir çiçek sunduğum Bir de tembel kanatlarında ruhumun Aşk acısına hürmeten Varlığın dilekçesine atarken Son imzayı… Çekmesin elini eteğini benden Ebabil kuşları nasıl ki saf tutmuş Yüreğimin mezarını Son bir gayretle hecelerken adını Ve o lahit benzeri iklime sırtımı dönmeden Geceye lanet okuduğum filan da değil hani Bilakis çağırdığım ruhunu dünümün Sererken kâğıdın boşluğuna Alaşağı olmuş her cümleyi İçerken su niyetine Bağrımdaki her hece Takılırken gözüme… Bir cinnet öncesi Lav etmeliyim karabasanları Tutumsuz varlığımın tutuklu Hezeyanlarına Gönderme yaptığımın da ispatı Aslında aşkımı körükleyen Yazdığım her cahil cümle İstikrarla üzüldüğüm Varlıktan kasıt Minvalinde ölümün Sırlar dokuduğum. Ne kasıt ne de habis bir düş. Kıyama durduğum bir reçete Her şerit ihlalinde Yan yattığım şafak vakti; Ezkaza öykündüğüm bir histe Verilirken yüreğin beratı Sandık sandık acıyı saklamak da neyin nesi? Demezler m, sonra; Deli kızın çeyizi? Ah’larımı giydirdiğim bir seher vakti Ay’da saklı karanlık yüzü yorgunluğumun Ketum yıldızlardan aldım ben bu ismi. Solmadan geçecek ömrün tek ve nadide çiçeği: Gülden kasıt bit zümre İçinde gülücükler açan Sihirli bir hece Zemherilerde üşümeyi bile sonlandırmışken Aşkın yokluğunda Buz kesmiş sakil bir gölge misali Edindiğim şevki sererken gözler önüne. Yeter ki; Gözlerden uzak bilsinler beni Bir yıldız zarifliğinde Yansıttığım İlahi Aşkın eseri… |
Her mısrada sizin gibi, bizim gibi şair ruhu buram buram kokuyor...
Kaleminiz dik dursun…
.................................. Saygı ve Selamlar..