BENDENİZ ÇAKIL TAŞI
Yok gayri başka ihtimâl, kazan insan bu savaşı!
Nefsi yenmektir istiklâl, nefis ise epey şaşı… Oku ilm-i aşk, ilm-i hâl; devşir hemen akl-û başı… Yontsun bencileyin gözyaşı, bendeniz çakıl taşı. Gelir giderim dalgayla, mürşidim deryâdır benim; Dervişlik aşka ilgâyla, çektiğim sevdâdır benim; Yuvarlandım hep aşkıyla, sevdiğim Mevlâ’dır benim; Yontuğum Leylâ’dır benim; bendeniz çakıl taşı. Olamam ben başka yolda, su yoludur benim yolum; “Su testisi su yolunda…” diye öğretti okulum; Deyin gayri, sağda-solda… düzeldi kanadım-kolum; Belli olmaz sağım-solum…! Bendeniz, çakıl taşı. Baş yarmam gayri, uslandım; umulmadık taş değilim Boş kalmam gayri, ıslandım; işlenmedik taş değilim Dik durmam gayri, yaslandım; tutulmadık taş değilim; Yontulmadık taş değilim, bendeniz çakıl taşı. Nice evvel zaman idi, silinmezlerdi benimle; Hem de ilgilenmezlerdi böyle boyumla-enimle… Değmezlerdi bile beni, keserdim keskin yerimle; İnanmadılar dedim de…!… Bendeniz, çakıl taşı. Düştüydüm nice ıraktan yuvarlanmak çün sâhile, Geldim gayri bir ırmaktan, yuvarlandım bu sâhile; Bıkmıştım gayri durmaktan, girdim suya tamah ile; Bir baktım o dem sâhile, bendeniz çakıl taşı…!… Orada bir ben olsam âlâ, nicesi varmış pek âlâ! Çakıl çoklukla yakışa, öyle kılmış Hakk teâlâ; Çakıl çakılla buluşa buluşa oluşa hâlâ… Geçer sâhilde duruşa; bendeniz çakıl taşı. Yuvarlana yuvarlana uğramışım bir denize; Girdim tepeden tırnağa, yunmak için bu denize; Düşerek dereden ırmağa, geldiğimde bu denize, Bir hâl oldu bendenize, bendeniz çakıl taşı. Fırsattır dere kenarı, olmak için çakıl taşı; Düştüm de buldum deryâyı, anladım kuruyu-yaşı… Yol bildim yuvarlanmayı; dereye taşıttım nâşı; Eh, düzeltti kolu-başı… bendeniz çakıl taşı. Dere, götürmek çün denize akıl etsin diye beni, Kendi içinden denize nakil etsin diye beni, Çehre verip bet-benize, çakıl etsin diye beni, Aldı da götürdü beni… bendeniz çakıl taşı. Çıkmam ben bir daha dağa, gayri çakılım, dervişim… Ne işim var benim dağda? Denizde hep benim işim; Dağ-tepeyi bırakıp da zaten denize inmişim…! Çün ben denizi sevmişim, bendeniz çakıl taşı. Deniz ile ilgâlanmak dalıp çıkmamak içindir; Sâhilinde çalkalanmak olup, sıkmamak içindir; İşimizdir yunup, çıkmak; cünûb çıkmamak içindir; Kırklandık bak o biçimdir…!… Bendeniz çakıl taşı. Kırk sırdır, kırklar var, dosttur; yediler, üçler, birler… var; Farklıdır makâmlar, posttur dediler; güç emirler var…! Taş gibi kâlplere destûr verirler; çok kasvetler var… Yontulmak gibi hasletler var…! Bendeniz çakıl taşı! Çakıl çakıldan üstünmüş; kimimiz mor, kimimiz beyâz… Akıl akıldan üstünmüş; kimimiz çok etmiş niyâz; Çakıl taşına dönüşmüşüz, bu ne âlâ imtiyaz…!... Yorum yapma ALİ biraz…! Bendeniz çakıl taşı. |
Yetkin kaleminiz daim olsun...
............................................... Saygı ve selamlar..