Fukaralık üstüne
40 yıl evveli,
bir sınıf. Öğretmen liste yazıyor kara tahtaya Cuma; zeytin , peynir, meyve. Öğrencilerle konuşuyor belgeselci abla, kimi şikayetçi annesinin çok koymasından sonra eve gidince yiyemiyoruz diyor biri. Ama asıl dikkati çeken iki çocuk. Birisi annem unutmuş diyor, diğeri canım istemiyor . Yok diyemez, Her hallerinden belli fukaralık öyle kolay kolay silinmez 40 yıl geçse bile. Bilen yaşayan nerede olsa tanır. |
cinlerin çalgı sesi gelirdi ırmaktan
televizyonun olmadığı evler vardı
değil öyle zengin ukalalıktan
fukaralıktan
un çorbasını güzel yapardı anam
lahana yemeği sarımsaklı mı ana
ama soğanın cücüğünü ayır bana
ekmeğin içini takma dişleri eskiyen babama
çok oldu babam emekli olalı
on iki taksitle ilk televizyonu alalı
siyah beyaz tek kanallı bol karıncalı
daha dün gibi Kıbrıs’ta çocuklar vurulalı
//
bahçemize kuşlar gelirdi tuzaktan
televizyonun olmadığı evler vardı
değil öyle zengin ukalalıktan
fukaralıktan
yemek programı izliyor anam
ismi neydi şu yemeğin be ana
n’olur ana n’olur yapsana bana
belki yeter emekli maaşı bi sorsana babama
çok oldu gardaş hayırlara varalı
fakir aç zengin babasından paralı
şehir kan yüreğimiz şehitlerle yaralı
daha dündü aç karnına polisler vurulalı
üç yıl önce yazdığım "siyah beyaz" şiirin duygusunu hatırlattı kaleminiz.. saygı ile...