Her Defasın da
sonuç değişmedi
her kapının ardın da gene dehşet dolu bir bozguncu gene yüzü maskeli bir hırsız ve yine ezilen ben gibi bir ben ne zaman bir kapı açıldı desem çok şükür deyip yönelsem bir irkilti bir titreme bir korku ve bir de endişe kat kat katlanıp iliklerimin en ucra yerine ulaşıveriyor sanki gecenin hıçkırık gürültüsü sanki sabahın kahkaha lanetleri gibi her nefessiz kalışımda her boyun ağrısında kendimi bırakıveriyorum yatağın terli voltasına evsiz, sokaksız ve çukursuz ne idüğü belirsiz bir yamalı örtü sadece çığırtkanlığıma örtmekle yetiniyorum onu... ne lanet işe kalkıştım ben de bilmiyorum her kapı açıldığın da işte işte işte ve yine işte deyip koşuyorum belki aradığımı bulup sarılırım ümidiyle ne yazık bana ki hep duruşun dan çok gürültüsüne kapılıp hayatıma bir aforoz çıkartmakla yetiniyorum umutlanıp her defasın da kendimi kandırmayı neden bu kadar başardığımı bilmiyorum hasret kurak bir arazi ben de cemaatle yağmur duasına çıkan abdestsiz biri oldum sanırsam bütün belalar beni buluyor bir umut bağladık işte yağmura belki üzerimize rahmet yağar da bizde temize çıkarız açılan kapılar zindan olmak yerine için de mutlu aile tablosu haline gelir bir ben ve bir ben dediğim biri daha var ki o da benim gönül mabedim başka da bir suret olmasın hayal kurmak ne güzel. aklansaydı keşke kalbim her defasın da aynı taşa takılıp düşmekten yoruldum dahası düştükten sonra kaldıranın olmamasın da işte meselede burada ya taşa takılıp düşmekte değil taşa kalıp düştükten sonrası... ne diyeceğimi bilmiyorum aziz bir hayat içinde yaşayan boş oyuklar ve bir ben deyip yaşamakla yetinen kocaman bir ağustos böceği ordusu işte. onlarla yaşamaya mecbur kaldık... :( :( :( #Peryasız |