LABİRENT...Zamanın arka beyitlerinde, Islak çimlerinde ömrün Yeknesak tutumların haşmeti ile Savrulduğumuz kadar vakur acıların. Göğün çatısına tüneyen merhamet: Görkemli sevdaların tümüne bereket Yükleyip Geçişinde kara trenin Bir el sallayanı daha uğurlamak ıssızlığa… Kör noktası lahitin Kırıp zincirleri top tüfek Giriştiğimiz lanetin zehirli bahçesi. Düne namzet bereketli topraklar Yoldan çıkmasa da Vuku bulur tüm duygular. Görkemli ve sabit bir coşku mu da, Tutunduğumuz dalın ucunda açan çiçek… Zamanı ve ölümü tahliye etmek istercesine Sıkıştığımız labirent. Tok sesi yetilerin; Varlık kadar ketum Tüm o mecazi söylemlerin Ve körü körüne bağlandığımız Ansızın razı olmadığımız Kulluğumuza binaen Bir kifayetsiz mısra daha: Anlatmaya doyamadığımız Onca mücbir sebep fırsat vermezken bile bile. Rotamızda varla yok arası umut; Delişmen yüreğin teğet geçtiği her beyaz bulut Yine yüklü rahmet Yine saklı tutulası metanet. Dile gelmese de her zaman Körüklendiğimiz kadarıyla Elimizden kayıp geçen yılların. Hangi anne koparmaz ki o çığlığı? Hangi yürek kaplanmaz karla Yığılı gölgelerin nöbet tuttuğu Yine yüreğin kifayetsiz turları: Aşkın en saf hali: O yalın ve korunaklı meali Zamandan aşırdığımız fazladan üç beş saniye Hani olur da hedefi bulur Attığımız okun ruhu. Hem kefiliz aşka Hem hüzne zimmetli: Boş boğaz bir imgede seğirirken gözü kaderin Darmaduman yükümler: Gelip gitmek dediğin ne ki? Bir anda söner gider hayatlar. Hadi, tarhına ekelim belirsizliğin: Bir oradan bir buradan kopardığımız Çiçekleri dikelim yokuşların inlettiği yüreklere Vakti dolmadan şaibenin Lanetini uğurlayalım kötünün: Nefsine bağımlı her hücreyi tehir edelim Gün doğumuna çeyrek kala. |
Sunulan düşündürücü ve ders alınması gereken dizeler…
Şiir sev, Şiir oku, Şiir yaz...
..................................... Saygı ve selamlar..