Ankara
Bu Ankara bizim Ankara
Ara ara aklıma düşer de gül Billurdan bir hikâye dökülür sulara Suya zülüf olur bir siyah kâkül Nil’den Tuna’dan dem vurur coğrafya kitapları Gün kucaklar ayazda titreyen kuşları Anlatırken masallar afitapları İçime çığ düşer titreyen akşamlarda Şarkıların dem vurduğu Ankara Bizim Ankara Ara ara gün düşer sulara Turnalar zamansız varır da uykulara “iki turnam gelir aklı karalı Çıkarmış alları giymiş karalı” Ankara yaralı biz yaralı Bu Ankara, beni şair eden Ankara Hüsn-i talilin yollarına kar düşer başıma efkâr Bir minare narinliğidir ezan Teşrinler vedaya hazır Mevsimin adı hazan Kış bükey aynalara emanet hayali gülün Küçülür hüzün Ulucanlardan ulu canlar Bakar semaya Güneşin boynu bükük Velhasıl bu şehirde yaşamak omuzlarımda kutsal yük “Can içre aradığım can” Cansız bırakıp gider Ben canansız bir Ankara şiiri yazmaya mahkûm Ben müebbet Medet ey Her şeyin sahibi medet… İstekaya tutunup çıkmaya çalışırım Çıkrıkçılar yokuşunu Bir Ankara simitçisinin çağrılısı olarak Susam çıtırtısını duyar gibi dişlerimin arasında Canım yanar bir sokak kedisinin yarasında Dediğim gibi Pek değişen bir durum yok Biz eskiyoruz eskimiyor şarkılar “boş yere ağlama kalbini bağlama Ankara kızlarına” Ah Ankara ayazına meftun olduğum şehir Tehir edilmiş Tren seferlerini bekleyen saatler gibiyim Öylesine yılgın Terkedilmiş bir viran hane yüreğim En son dilimde bir türkü “Ankara’ ya kar yağdı güller altında kaldı” Ankara, 16.11.2018 İbrahim Kilik |
Kalemin susmasın
__________________________Selamlar