lâ
gönül kelebeğin mizanında bir mahşerde
sırların okutulduğu bir demde gözlerin nurda yaşlanmış bir kıbledir yaslandığım huzurunda baharın ucunda seni anmak bir kuzuyla ah ah sana dökülesi sözlerden aşkın hânesinde mizanında seni dökmek gözlerden ve sende kaybolmak gibi denizin ferinde dökülen bir güneşsin gaib bir yolun bekçiliğini yapan bir hülyasın mey baharında şarap gibi dökülen esinine bir yuvasın gezgin bir imgesin dilimde adı lâ olan...... adı s/en olan beslenen karıncaların ve yaprakların hışırtısında güllerin baharına şen bülbüllerin kanadını yerleştirmek ve seni anmak dili tükenmeden.. |