Öylesine
Bir kitap aldım ama evde okuyacağım.
Severim eski bir şiir kitabını. Çayla beraber güzel gider... ... Bir dize daha olacaktı burda ama unuttum. Aklım çaya gitti... Ha yağmur yağacak birazdan, gök gürlüyor... Yağmur, Cemal Süreya ve çay. Üçü bir arada bu olsa gerek... Bilmem, neden basılı kağıtlarda kalıyor şiirler. Memleketimde ölünce kıymet buluyor şiir. Yazık... Bir şiir bile okumuyoruz abone olduğumuz ahlaksız diziler kadar. O yüzden geleneksel hale gelmedi mi sevmeden sevişmek. Şimdilerde iki bacak arasından ibaret degil mi aşk... Bir yerlerde okumuştum, Eşine bir mektup yazarken Ahmet Hamdi Tanpınar, "Özledim." Demeye utanır ve "Çok göresim geldi." Diyerek başlar... Bu bir şiir naifliği işte... Tecahül-i âriftir... Şiirde mânâlar incedir, kelimeler biraz kalınca... Gülü anlatan bir dize vardır. Aşksa, bir şiirin sahibidir. Ben mesela, Biri seni sevse, utanırsın... Beni biri sevse, inanmam. Gülerim... Biri bana ölesiye baksa, takmam... Sen bana öylesine baksan, Ben Türkçe’si zayıf çocuk, Edebiyat öğretmeni bile olurdum... Gözlerin kütüphanem olur, bakışların serbest bir şiir. Biri seni kırsa, Ağlarsın... Beni biri kırsa, Ağlamam tabi, eşşek kadar adamım... Biri bu şiiri okusa, Teması nedir anlamaz. Sen bu şiiri okusan, Gerçi şiir gibisin ama şiir sevmezsin, o ayrı bi konu zaten. Neyse okusan, Okuma ihtimalini göze alır, her bir şiiri bir cümle yapardım. Yorulursun diye... -Kıyamam gözlerine. Neyse bir dize daha bırakayım da gidiyorum zaten. Üşüdüm... Biliyormusun? Ben en çok Nazımı sevdim. On yedi yıl boyunca şiir yazmış Piraye’ye... Edebiyat’ın hikmeti bu işte. -Şiiri çorba ettim kusura bakma... |
biz okuyucusuna sundugun için
saygılar yoluyorum