-AŞIĞIM-
Neye aşıksın der, sorarlar bana,
Vatan’a, bayrağa, güle aşığım… Şansım olmasa da sevdadan yana, Aşkını anlatan, dile aşığım… Nane, kekik kokan çamlı belleri, Tozlu kıvrım kıvrım yayla yolları, Deresinde boz bulanık selleri, Doğup büyüdüğüm, il’e aşığım… Bağlarında salkım salkım üzümü, Ata yurdum sende açtım gözümü, Sılam sensin kaybetmedim özümü, Selcen’e, ilçeme, Çal’a aşığım… Seher yeli ile kokular saçan, Soğuk sularını, gözeden içen, Baharla birlikte rengarenk açan, Çiçekle bezenmiş dala aşığım… Ala keklik kayalarda sekerken, Mehmet emmi buğdayını ekerken, Kara kovanlardan petek çıkarken, Soframı süsleyen bala aşığım… Ak dağların zirvesini görünce, Nisan sonrasında bahar olunca, Patikadan yaylaya da varınca, Saçımı okşayan yele aşığım…. Mazlum gönüllere gül olup açan, Allahın nurunu bıkmadan saçan, Sevdayla yoğrulup,kendinden geçen, Hâk’kına sevdalı kula aşığım… İbret alıp Hakkın emir, sözünden Kuran’ın o ulvi olan özünden Can Muhammet peygamberin izinden Râbbe ulaşacak, yola aşığım… Nasıl da severim çok veren eli, Herkes de fark eder ondaki hali, Her günü ibadet huşuyla dolu, Mukaddes zamana yıla aşığım… Mevla yaratmışsa sorulmaz neden, Usanmaz o yolda yürüyen beden, Hüdâ’nın emriyle çölü kat eden, Bereketler saçan Nil’e aşığım…. Kabe’de dönenin her semahında, Mevlaya yönelmiş aşk dergahında, Şu gönül köşkünün çilegahında, Hâkkı tesbih eden çula aşığım… Nakışlarken bir çok hayal kurduğu, Duygusunu, sevgisini verdiği, Göz nuru dökerek, yar’in ördüğü, Omzuna attığı şal’a aşığım… Mızrabım değdikçe sözüm dinleyen, Derdimle dertlenip beni anlayan, Lüzumsuz’um arı gibi inleyen, Şu dertli sazımda, tele aşığım… Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |