ACILARIN DEVRE ARASI...Israrcı acıların devre arası Kalabalık duyguların reveransı Aşka binaen İçimizdeki yerleşkesi bir tabut. Göğün perdeleri uçuşurken Varlıkta bir temaşa ki sorma gitsin. Hayatın kuyruğu uzarken Depreşen hüzünler Methiye niyetine Sahibine dair her acı ve ahvali duygu. Rahmetin uzağında duran iblis Asil bir gök gürültüsü Hazana benzer bir irkiliş Tepesi atan mevsimlerin ağız birlikteliği ettiği Yağmur öncesi bir nüans. Aykırı notalar tozunu atarken Erişilmezliğin külliyesi Yarım ağız bir gülüş Bir de çapağı yüreğin Damlaların seyrinde Nöbete duran bir yetim adeta Her vazgeçiş… Zamanlı zamansız uzandığımız telaşlı yollar Kayıt dışı bir seferberlik mi yoksa El-âlem ne der, korkusu… Özgürce yaşamak varken Dört başı mamur bir kalıntı: İsli göklerin temsilcisi mevsim; Zamansız ölümlerin tek reçetesi adeta Adına kurtuluş denen menşei bilinmezlik İle dolu hâsılası duyguların. Çatı katında isyanların Unutulmuşluğu mazlum gölgemin Zamana dar gelen bir kımıltı Belki de öksesi kayıp bir resim Hatta merkezi kayıp bir daire Tıpkı içimdeki yetim’in Kurumuş dudaklarına su serpen Sadece İlahi Gücün hâsıl olduğu Aralıksız zaman dilimi. Süregelen yasın da bitiminde Köhne bir yalnızlık: Vakur bir iç çekiş Derinlerde telaffuz edilesi Sinsi aşkın gölgesi düşerken Şiirin üstüne. |
90+3’ erişemeyen…
Soğukluğu bu olmalı isyanların!
Unutulmuşluğu bu olmalı masum gölgelerin!
Şiirin üstüne vakur bir duruş mu bu acısı bol aralar…
Kalemi eline alının adım mı yoksa yalnızlık?
Harikasınız Gülüm Hanım…
Nicelerine inşaAllah…