u z a k l a ş m a
sürüklenen sen değildin bu ırmakta
dağılan bendim buğulu solgun nefesinden susmalara kanayan sesine kırıldıkça… sarhoş ve dalgındım sana her yenilişimde aymazdım dünyanın şaşkalozluğuna şiirsizlik değildi derdim şuursuzluk hiç değil… harami bir susku tarafından soyulmuş pürtelaş giyinmiştim çocukça aşkını aşkındım bütün engellere taşkın asılmıştım halatın bir ucundan çekiyordum yaşam denen koca kıçlı gemiyi… -gül’sün diyordum evet gülüşenimsin- denizi biriktiyordum ceplerimde sırf maviyi seviyorsun diye tutup titreyen ellerinden yüreğimde ellerin feleğin çarkı ellerin ki kıvrana kıvrana çırılçıplak bir çağrı azıcık ışık çokça şarkı darası şarap aşk kadehinde dudak yangısı… sustuk, geç teşhis belki de imkansızlıktı yoldaş olacaktık omuzdaş olacaktık ne de olsa affola !.. Hidayet DAL Can Sokağı Lambaları-31 Mayıs 08 |
maviyi seviyorsun diye"
uzaklaşma-yabancılaşma hayatın dramı...yoldaş olunacak umutlardan geriye, dalında sararmanın onuru kalıyor işte maalesef...Geriye böyle yürek burkan şiirler kalıyor....
Tebrikler gönül dolusu...