AŞ ERDİ ŞİİRLERİM...Şimdi içimin ikramında sonlandırırım tüm sözcükleri İrkildiğim iklimler yüzümün karası Şahit olduğum vazgeçişler Elbette içimin kaderi. Öykündüğüm ne gölgem ne dünüm: Ne vardım ne de gücüm yetti iklimleri Değiştirmeye. Sus, dedim: Sus payı idi verilen hüküm: Edimlerinde ömrün ne öldüm ne güldüm. Çığırtkan mizacı ile deyimlerin Samandan şiirler ördüm. Güldüm: kendime. Acıdım biteviye: İçimde kurumak bilmeyen o ırmakta Nasıl oluyor da yüzüyordu kâğıttan kayıklarım? Aş erdi şiirlerim: Besledim hece hece. Dirildi ölü bebeklerim Oysaki bendim Bir çocuğa öykünen. Bendim, şiirlerden sureler diken. Bendim, Bensizliğin tezahüratında Beylik kelimeleri sopadan geçiren En acımasız öğretmen. Sivri dillerin mizacına yenik düştüm: Evrildim zamanla Eğilip bükülmeden hayata yüz sürdüm. Derdim, tasam ne miydi? Ne sordular ne de dert yandım Ansızın Seğirten bir imgeye takılıp da gözüm Gözden düştüm hece hece. Varlıkla örtüşen neydi? Hangi bedeldi Sırf yazmanın rüştüne erdiğim? Hangi kıyımda, Hangi ritüeldi sonlanan? Töhmet altında bir hikâyeyi Sırf sevdiğim için Tuttum ezberimde. Kaybolan mısralarda Adaklar adadım Dilek ağacımı budamışlardı oysa. Devrildiğim değildi devirdiğim notalar: Şarkıların hikmetine ermedi akıl sır Kırdığım potlarla İçimdeki ağacı bile devirdim: İstenmediğimle iştigal bir rubaide Sormadım bile ne için. Sonsuzluğa kucak açmıştım sözüm ona için için. Zaafların bir no’lu tanığı İçime postaladığım yüreğin her daim kanatıldığı. Son kezdi söz verdiğim. Söz verdiğimdi son kez yaftalandığım. Kanadığım kadar kanatmadım oysa. Kandığım kadar da kandırmadım. Müdavimi idim madem aşkın Bir şiirdi mizacım Gün sonunda noktayı koyduğum Hâsılatı hep mi hüzündü hayatın? Hep mi yangındı Ağaran gölgemin düştüğü? |
Şiir sev, Şiir oku, Şiir yaz...
..................................... Saygı ve selamlar..