ULAK’ Bir kuş yarası var burada Gelip ,ipleri kessin içten kanatlılar ’ Kadim bir kitabede okudum Bulut sağınca gözyaşlarını Toprak eşecek sırlarını Şimdi diz kırın , dil hünkârları Kâinat fısıldayacak ! El ayak çekilince Kurt kuş uyuyunca Bilip susana Susup yutana Başlasın kıyam Seslendi gizlendiği yerden rüzgâr Dil sussa da, kalbin yüz dili konuşacak. Günler ,günleri sürdü Yangın yeri köylerden geçtim Mühürlü kozalara döktüm içimi İhaneti uladım uçlarına Karıştı birbirine sular Eskimiş , ekşimiş içilmeyince kuyular Hû Yerin kulağı yok ,dilin kemiği fesat Geçtim yedi kapısından cehennemin Neden ? Meryem’in rahmine çıktı hesap. Azrail’in unuttuklarından Sır çaldım Alnı dövmeli bir kadın seslendi ardımdan Unutma Kavminden kalma bıçak sırtında Ateşin izi , suyu nefesi sensin Dudakların sunak Masumiyetin mabedindeki , kadim aşkla işaretlediler seni bak alnına Biat etmeyenleri ,gözlerinin karası efsunlayacak İyi belle Leyl’in hükümranı puhu Seherin gelini kuğu Kadınlar ve kuşlar başlarını çevirmeden görebilirler Hiss-i kable’l vuku ! Şahidim ol,ey leyl Zaman denilen söz kime aitti Dil iğneli beşikte ölümcül yaralar bırakacak Nar’ın kalbini inciten kabuğu Kırıldığım yerin inkârını devirdiğimde Sesim köz kokacak Ten değiştirecek dağlar Doruklara süreceğim dört nala Bir gece gözlü ulak Aşkın masalını anlatacak Asa bende Gözleriniz açık uyuyun artık kuşlar Şairlerin kulağına aşk fısıldanacak ! / MineKuş // |