13
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
1339
Okunma

Şafak olmadan gidesim var karanlık heybemi unutarak
güneş doğan yad’ları yurt etmek istiyor gönül
Eylülde kar yağmadan saçlarıma rüzgar savursun
ukala sensizliği kuru yaprak gibi anılarda
Ey sen ömrümü fet eden sadık yalnızlık lügatını yitirdiğin yeri söyle
Yürüdüğün koridorlarda kaç sefer ayağına taş devrildi yıkılmamıştın
Şimdi kalk ayağa kum kaçtı göz bebeklerime deyip düşme
Marjinal mevsimlerin esiri olma yürü bildiğin yoldan aydınlığın izini sürerek
neyleri kulağına küpe edercesine
Kırmasın kanadını hırçın lodoslar aldırış etmeyip keyfine yolla
Hayatın yazısını kayıp etmek de var tur/a çıktığında
ayakların çatlaması da var yorulunca
En yüksek tepelere tırmanırken bırakırsın yükünü
Kolay değildir imtahanın kayıpları muhasebe gözlese
Zirvenin serabinda yaşar
kazananlar
Zalanzort vesvesileri unutulmuş ummanaya salıver
Şimdi anladıysan aşka möhörlü yüreği yorma
Sevginin bedelidir kalbin kan dökmesi ki aşk olsun
Oyalandıysa zaman gücenme incinme
Varlığın yokluğun aşk olsun yeter ki
kapına kış dayanmadıkça yaz sefası süremezsin
Vaatlerimi akıl yurduna işaret eyle silinmesin
Gül kadere gül deyince bile dikene sarılır kolları
Aşkın dokunduğu her yerden
gül biter bazen kokla bazen ağla
Fakat asla umutsuz olma pervasız yaşa
Umut nefestir bazen alır bazen verirsin göğsüne
Terk etme bizleri karanlık diyerek geceler fırar etse bile şafaklar
Ayşe kavak
5.0
96% (26)
4.0
4% (1)