8
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
997
Okunma
sen kitapsın belki
o kitabe
sen söz sanatı
o
hutbe..
aynı sahne verirdi rol sırasını
bir dizi kulis
faaliyet yürütürdü gizlice
senin ışığın vardı belki
onun ışıkta beliren cevheri
ibadete yeni açılan mabedin kurdelesini kesmek gibiydi
tapınmak için gereken inanç
gözlerden kalbe inen
ayetler gibiydi
sen şövalye istedin tapınağına
o,
kıyam etmemi
sarı,
suçluluk duyacak renkti o zamanlar
saçlarınız omuzlarınıza değecek kadar uzatırdı en fazla
pişmanlığın ucunu
seninki açıktı
onunki koyu
tıpkı göz boyayan yeşiliniz gibi
Sezai isyan etmemişti henüz
Sezen,hiç eskimezdi
ve kapınıza her akşam bıraktığım gül
şarkı diye söylenirdi
kahveye bağımlı değildim
güzel bakan bir çift göz için
hamak kurmazdım arasında
ama bilirsiniz
hayır demem çaya
yeter ki okunmaya müsait olsun
bakışlardaki anlam
bir tahta masa
muhabbet dolu iki bardak
kaşık sesi gelsin kafi
şekeri, tadına ayırana dek..