İSTANBUL
Bugün veda vakti sevgili İstanbul’um,
Karanlık sokaklarına, İnsan yığını caddelerine veda ediyorum. Belki darıldın bana böyle hitap ettin diye, Aslında bu bir teselli benim için. İstanbul senden kopmak zor. Unutmayacağım; Emirganı, İstinyeyi, Galata Kulesi, Adalar, İstiklal caddesi,Taksimi..... Ve tarihin doruk noktası Eminönü. Şahlanıyorum seni andıkça. Gözlerim doluyor. Her ne kadar sallasa da saltanatımı şehir eşkıyaları, Senden vazgeçemiyorum. Yoluma engel koysa da karnından konuşanlar, İlle de sensin sen İstanbul. Sen benim hayatımsın İstanbul. Sana veda vakti geldi İstanbulum. Seni düşler ülkesine götürmek istiyorum. Sen benim düşümsün, Düşler sende güzel İstanbul Kahramanlarımın şehrisin İstanbul. 3. ve 60. sokağı hatırlıyor musun? Ne maceralar yaşamıştık senle. Mutluluğun heykelini dikmiştik orada. Ve biranda koşmuştuk köprülerinden binlerce kişiyle Altın burnuna. ’Şimdi Kumpir Vaktidir’ demiştin bir gece yarısı Ortaköy’de almıştık soluğu. Ne doyumsuz bir geceydi Ağustos sıcağında.... Ve bir gün bizlere açmıştın yelkenlerini Masmavi marmaranda. Uzaktan seyrettirmiştim Çamlıcanda Boğazını, Işıl ışıldı gecelerini Tam bir seyri alemdi. Yorulmuştuk nefes almalıydık... Bir anda Sarıyer’de güzel bir çay bahçesinde çay yudumlatmıştın, Dostlarıma, yüreğini açmıştın. ’ Senin dostların benim dostların demiştin’ Hatırlıyor musun ey sevgili İstanbul’um? Topkapı’ndan yürürken Gülhaneye doğru, Çok yorulmuştum temmuz sıcağında, Açtın sineni bizlere ey sevgili İstanbul’um; Gülhane’ni, Sarayburnu’nu,Yeni kapını, Unutulur mu Kum Kapın? Sevgili İstanbul! Şimdi kahrı keder ederken uzaklarda seni düşünüyorum. Hasret çilesi. Sevgi çilesi. Bu sevgilinin çilesi. Bu sevgiliye hasretin çilesi. Sana emanet etmiştim Sevgili yar’ı. Ey İstanbul ben biliyorum ki; Gözün gibi bakıyorsun sevgili yar’a Sen kimi üzdün ki bu güne değin. Kimi barındırmadın ki yüreğinde Yüreğine sağlık İstanbulum. 2009 Kayseri |