ZAMANIM YOK GİTMELİYİM...Noktalarımı sunuyorum sana… Hani bitimsiz serzenişlere göğüs gerdiğim Yaşlarımda saklı tuttuklarım bile unutulmuşken. Bedellerin çürüttüğü bir mevtadan yana tüm derdim Bilirsin ki sevmek en müstesna erdem, sevgili Yanan buluttan bile mi nem kaptım da üstüm örtülü, Haleti ruhiyemle kesişmez yolu bunca insanın? Sorular da biriktiriyorum diğer yandan: Yamalı hayallerime kol kanat geren İnce uçlu acıların da bitiminde Umut zerrecikleri. Aslında içim dışım talan Bu olanlardan arda kalan. Kaldım bir başıma ıssızlığın yürek burkan Koridorlarında. Hani dokunsan… kırılacak nerem kaldı ki Bin parçaya bölünmeyi ben dilemeden? Dillendirdiklerim de ne yalan Ne de kusurlu varlığım; Kiminde tekabül eden derin hüznüm Bazen dört bir yana dağıttığım vakur yasım Ha bir de; nasıl olduğunu unuttuğum kahkahalarım: Yana yakıla ağlarken bile gülmek bir erdem/miş Öğrendim artık. Sevdiklerim dağılmışken azar azar Biriken isyanlarımı örttüm Üstümdeki ölü toprağı ile: Yaşarken ölmek buymuş anladım Bir de anlatamadıklarım… Mesela bu gün yoluma çıkan o yavru kedi Fark etmedim önce sadece kokluyordu yerleri Ve havayı Derken çağırıp da olmayan ismiyle Kokladı sağını solunu O an gördüm ki gözlerini kaybetmiş Tıpkı biz insanlar gibi; Onun da yetileri kaybolmuş lakin Sevdiğine kaniim evreni Üstelik görmeden beni bile Titrek patileri ile tırmandığı bankın tam da yanındaydım. Bir şiir bir hikâye aslında ne çok kare: Sevgiyle bağdaş kurduğumuz o güvenli iskele Yine de geri duruyorum çoğunlukla: Katmanlarca duyguyu istiflerken korkuyorum Bağnaz bir acı olsam keşke, diyenlere Esefle bakıyorum aslında İçine düştüğüm dehlizde, Ben unutulmuş bir güfteyim: Ne zamanki izini sürsem sesin Ne zamanki yüz sürsem bahşedilene Ne de olsa nasibime ortak çıktığım… Bir çığ misali… büyüyorum Ve büyütüyorum tüm sıkıntıları Üstüne içtiğim bardak bardak su sayesinde Sarkıtlar oluşuyor yüreğin dibinde Yine tutunduğum Hani tutulduğum Yoksa ben miyim aşka ve hayata tek tutkun? Tutkulu bir düş de değilim: Varsa yoksa enginliğin zirvesinde Bir köhne avazım Ahrazın tetiğinde bir ayaz belki de En çok kendini üşüten Sonrasını asla bilemem. Zamanım yok gitmeliyim Gittiğim kadar da dönmeliyim çevremde Ne de olsa ben bir semazen imgeyim şiir dilinde Asla yazmayı düşünmediğim o son şiiri Belki de ithaf etmem gereken Yine beylik bir hüzünle Karambola giden ömrün de artık kaçıncı karesi ise. Üşüdüğüm kadar da var hani Ağustosta bile terlerken bunca nida İçimi ısıtan bir şiir diledim Tanrıdan Ölmeden önce: Sesimi duyan gelsin Ve bir bir örtsün üzerini şiirin: Dilediğince ve ben: Yine kendimce sevmeyi de ihmal etmeden. |