zigguratın lambası...
eskici bir davulu
gözlerinde bir sancıyla güzü bahara dönüştürür gözlerim sözlerinde bir aşkla büyüyor mahzeninde bir çarmıh gerilmiş iplere bir banu rüzgarıyla hedefinde bir oku kendinde ve kendinden geçirerek huzurlu bir yıldızla selamında bir dünyayı geviş getirerek gidip gelen bir kürdanın sere serpe yayılmış bir kelimeyi gönle düşen harflere yeşil bir dilekle sırra bu/kalem/unla aklım hafi/ya ve sukutunda bir değir/meni gönül göfteleriyle bir asumanı dönüştürerek bir saatin lambasına sevgi tomurcuklarıyla bir bağrı yanık öfkeyi nû tekerlemeleriyle hazinesi kıyamet olan bir çiçekle sela verir bir şarabın özünde özleminde bir ufuk yeşertirken vaveyla çığlıkları şişelerine bağlanıyor semazenlerin gönülleri ve yaprağında kıyafetinde bir notayla sallanırken şarkılar b’aşka bir anahtarla elif miktarınca dol’aşımı nazan göbeğinde bir ışıkla yüzünde toprak kokusunu mahcupluğunda bir ıslaklıkla yelkovanı huzurlu bir duanın parmağı kesik bir sevişmeyle gün/ahsız bir kelamın sudan bir şüpheyle akla ziyan önü kesilmiş ayakkabısı ters giyilmiş bir kefenle ser verilmiş bir sırrı ortada bekletilmiş bir hançerin suyunu ateşe dökerek nüshası boş bir firakın kalbindeki feneriyle Râ/ya ve de ziggurata bel/kemiği afrikada bir tavşan isyanıyla ışığın kelebeğinde bir dudakla eşit bir çoğaltmayla sura üflüyor denge ve fren ve bir aşkla tanrılar sevişirken pişti oluyor göz bebeklerimdeki vitamin yunus tapancı... |
Gönlüne sağık...
............................................... Saygı ve selamlar..