Bektaş'ımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaptı yapacağını Haziran ayı yine. En verimli çağında filizin kırdı dalından.
Yangınlar düşürdü yüreklere her zamankinden farksız. mekanın cennet ruhun şad olsun yeğenim...
Bu gün ilk ve son kez bana ağlıyor, canına yandığımın İstanbul’u. Hemde eşim,dostum sevdiğim,kırdığım kim varsa toplamış etrafıma. Giydirin beyazları sessiz sedasız. Fena bilensem de elim kolum bağlı,
sabun köpüğü yağıyor gözlerime musallada. Sevincinden değil analar, babalar, abim, ablam, bacım, eşim, oğlum, kızım biliyorum. Biliyorum ahbap, konu, komşu ve masumlar yaş deriyor. Bu gün son kez helallik verin esirgemeyin benden dualarınızı. Ezgilerin, türkülerin, zılgıtların eşliğinde anama, babama, ablama uğurlayın beni. * * * Vurunca göğsümün kıyılarına Dalga dalga deryalar Kırılıyor içimdeki çığlıklarım Ah iflah olmaz hamlığım Pişme zamanı gelince Ölmüş mü olur insanı Bektaş? Deniz üşüşüyor kahve gözlerime İniltilere tasalandım ne hikmetse İncindi akışında büyüdüğüm Nefesinde doğduğum filizi bakışlar İncinmese de kopardım bu sefer En inceldiği yerden bedeni Bektaş’ı Kurşunlandıkça yıkılan hayallerim Armağan size Rüzgâr yön verdi ateşine kalbimin Özlemlerim yığıldı namluya daima Ölüm akarken usul usul yalnızlığıma Kanar daima yarası insanı Bektaş’ın Başucuma asın güneşi Kurusun çürüyen dilaver ruhum Sessizliğim yeşersin ecrin diye Sağ yanıma düşmüş ağlıyor gülüşüm Bi bakmışsın ölmüş zavallı ben Kan gölünde bir Bektaş-ı Akgül’üm |
Saf, beyaz, gümüş gibi temiz ve duru duyguların buluştuğu şiir...
Şiir sev, şiir yaz, şiir oku...
...................................... Saygı ve selamla.