1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1229
Okunma
Mutlulukları kundağa sarıp bir cami avlusunda terk ettik
Kalbimizi dönüp
Ve aklımıza bir daha çağırmadan
Misafir dahi etmeden bir daha…
Sonra;
Tüm sahipsiz sokak hüzünlerine
Gözü yaşlı yalnızlıklara açtık yüreğimizi
Üşümesinler diye kimsesizliğin koynunda
Her birine bir isim koyup nüfusumuza kaydettik
Geceleri bizimle uyudular,
Bizimle büyüdüler…
Ve sonra hayata dair,
Umuda dair bütün inancımızı da,
Kaybettik...!!
Bir zamanlar;
En ulaşılabilir yerlerde saklıyorduk çocuklardan ödünç aldığımız gülüşleri
Yüzümüzü yıkamak için tan vakitlerinde
Ve bir kelebeğin bir kaç saat daha yaşama düşü
İçimizi ısıtıyor,
Bizi doyuruyor,
Ayakta tutuyordu
Kuşlardan öğreniyorduk uçmayı
Ve çiçeklerden düşlerimize kokular sürmeyi…
Sonra;
Çocukları ağlattılar
Ardından kelebeklerin ömürleri üzerinden tasarrufa gittiler
Kuşların kanatlarını makaslayıp kırdılar
Çiçekleri yoldular
Bir papatyanın yüzüne bakmaya bile yüzümüz kalmadı
Ve güneşi dargın ettiler gökyüzüne,
Ve sonra öldürüp toprağa gömdüler…
Bir daha yüzümüz hiç gülemedi
Ruhumuzdaki bir acıdan bir diğer acıya komşu olduk hep…
İçimizde bir isyan başladı sonra,
Bir ayaklanma
Bir savaş…
Kaç kez yaralandık,
Kaç kez öldük, kayıtlara geçmedi.
Dilimiz tutuklandı,
Düşlerimize pranga vuruldu
Ve umudumuz yaşlandı,
Yoruldu…
Artık;
Bir trenin ağır aksak vagonlarıydık gam yüklü
Sevdalar arası yolculuklarda
Güz yapraklarını yeşile boyamaya çalıştıkça, avuçlarımızda dağılıyordu her biri
Ve iyileştirmeye çalıştığımız bütün kırılmış dallar
Gözümüzün önünde kanıyordu
Artık hangi mevsime dönsek, hazandı…
Şimdi, böylesine aşka aç,
Sevgiye susamış,
Sersefil,
Muhtaç
Metelik umutsuz,
Metelik mutsuz geziyoruz ya
Fakir falan değiliz
Kalbimizin kaç kalpten hâlâ alacağı var...
Ama olsun
Borcumuz yok en azından kimseye
Ve güneşi vurmadık
Katili biz değiliz…
S.U.
Serkan Uçar
12.06.2018
5.0
100% (7)