EL PENÇE DİVAN...
Ölüm kokusunu dokuyan Mayıs’ın
Kayıp şeceresi; Boyutsuzluğunda kıblenin Raks eyleyen dokunuşu Bahar sabahını itekleyen o cebbar serzeniş. Gel-git aklın meali kadar Derinlerde titrek sesi, Aşkın alfabesinden firar eden Ne çok söylem Aklar da aklar yüreği. Perçemi ömrün Tek tabanca Kabrin ıslah ettiği O mezar taşına kazıdığım tarih. Bir ölüp bir dirildiğim Rükûa vardığım boşluk Patavatsız cümleler kadar kayıtsız. Hicvi şiirin yine gök gözlü Şehrin her surunda Vazgeçiş. Kambersiz düğün misali Meali acının: Aşka banıp hüznü Devrildiğim ana kıtanın En lal hecesi yine şiirden Sızan irin misali Bir susmuşluğum bir susamışlığım. Karamel rengi beyitlerin En hulasası aşkın Belki siper bildiğim yüreğin minvali Şehit düştüğüm ölülerin kabrinde. Zamanıdır belki ölmenin Ölüp asla dirilmeyi temenni etmediğim: Ne kirli bir geçmiş Ne şaşalı bir ölüm Varsa yoksa arındığım kibrin Tek dokusunda dahi olmamalı Ruhum. Zamandan ırak bir dönemeç Mecali olmayan hulasası tüm acımın: Acındırdığım değil Acıdığım yine bin beterinden Korusun yeter ki Huda. Göğün kaynayan mavisi; Yüreğin pembesi eşlik Ederken gözlerimin irisinde Nokta atışı yaptığımın delaleti aslında İnkâr ettiğim; Sevi diline merhem bildiğim Hücumunda benliğinin Kol kanat gerdiğin kadar gerçeğim Oysa. Üstelik adını koyamadığım Bayat şerbet tadında İçimin teyakkuzu Ötekileşen namert duyguların isyanından Irak durduğum kadar da var hani: Cebelleştiğim nefsin ölümüne şahidim Bir mayıs gecesi Dirildiğime kani yine Tanrı Üstelik bilip bilmeden Sevdiğim değil Nefretin dokusundan Uzak durmalıyım Huzurun katında El pençe divan Bir meczup, Çalan şarkıların ıslığında Donup kalan Kâfir bir nota: Beyhude olduğunu bilsem de Yazdığım tüm şiirlerin. |
Beğendim okudukça güzel şiiri...
.......................................................... saygı ve selamlar..