ne zaman birilerine yanaşsak
köprüler gerilir
çamura yatar aşk
senfonik şarkıları zılgıtlanır martıların



haydı hayatı ıskalayalım
şom ağızlı ıslıklarla
küp başlı kırışıklıklarla ıskalayalım
zira tasavvuru imkansız düşlerimi
kaldırdım iktisabımdan



ey ruhsuz beşer
ey soluksuz şer
müseccelmi sinizki
her isminiz okunduğunda
tır tır titriyorsunuz



gelemeyiz ruhlarınızı çağırmaya
daha fazla dağılmaya gelemeyiz
keza hayal kırıklıklarımız yığınla



rüzgârın estiği yerden gelir ifrazat kokusu
su görmemiş tenden
yoksunluk içini oyar gecenin
tepeden tırnağa soyar



kaç yağmur şükretti ki sağnağına
niçin göveremedik ulu orta
niçin koverenleri koveremedik



yürek yaram
farfaram
kuşmusun ki tüylerini ovalıyayım
yoksa tırmanması imkânsız yokuş mu



ne ararat
ne ararot
bir karot ki
kıyım kıyım dökülüyorsun
bir zaruret ki
musebbibine
kök söktüruyorsun