PORTRELER (11)
Oynardım Babamla bazen Tavla,
yada Çenemi Masaya dayardım, Amca ve Dayılarımın Oyununa bakardım. Bazense, önümde yuvarlanan diğer Beyazın Peşine takılarak yuvarlanıp Takla atarak dururdum. Hoplar-kayar-sürünür, Kafamı Duvardan duvara vurarak Zar olurdum. Bazende Masa üstüne sıçrar, yada düşerdim Yere; "- İplisi yokmu bunun be?" diye gülerlerdi Müfiide.(*) Ne Pul oldum, Rakibimi vurdum-bindim Tepesine, hapsettim onu nede! Mutlu Avuçlar İçinde sallanarak; "- Ho hoop!" diye bir zıpladım mı Tavla üstüne, kondum mu birde Kıç-üstü yada Tepe-Taklak... -Hoş şey Tavlada Zar olmak- Kıskanırdım Babamı, Amca ve Dayılarımı, oynamazlardı benimle böyle Müfide. Hele Baş, İşaret ve orta Parmağını biraraya getirerek, Cukka yapıp oturtmazlarmıydı birde diğer Zar üstüne, öpmezlermiydi şehvetle beni, "Dü Şeş" Ümit ederek, fırlatmazlarmıydı Havaya neşe içinde; "- Hep Yek?" "- Gele..." "- Çüş be!" diyerek bağırmazlarmıydı, kapamazlarmıydı Tavlayı... Kıskanırdım Zarları Müfide. Dün Gece çarptım yine eski bir Tavlanın Duvarına, -yaşlanıyorum galiba- Ustam bana görüp-duyup-yaşadıklarını anlattı; "- Haydi!" Neşesiyle açtım Tavlayı, verdim Zarları; "- Oynamam!" diye dayattı, aldım geri ,Kapağını kapattık. Son Duvarlada vedalaştık böylece, yalnız oynamak zevk vermiyor bana artık Müfide. Güzel bir Şiir! Kimbilir, neden bilmem? Müfide olmak geldi içimden. (*) 1973 Yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümünde okuyordu. Tüm Şiir TAVLA 7 Şiirimden aynen alınmuştır |