İnsan Kesiğiher geçen zaman içimdeki yaralar biraz daha çoğaldı kaç zamandır elimi tutan olmadı arkamdan koşan düştüğümde canım acıdığında kalbimden sızan umut gittiğim yollarda hep pusulam oldu umudu kaybedip kendimi aradım kendi kendime yetmediğim bir yaşamdan gelmiş gibiydim yüreğimde insan kesiği taşıyordum ne kanayan bir yaram vardı nede kabuk bağlayan yaram içimde kırılan bir yaşamı tartıyordum bir nefes ağırlığından öteye geçemiyordum nefes bu kaç gram gelir ki karşımda duran dağlara bakıyorum ne kadarda heybetli duruyorlar karşımda sırtımı yaslasam sırtımı korur biliyorum yüzümü dönsem yüzümü korur gibi ne yaparsam yapayım bir yanım düşmana hedef halinde elim ayağım birbirine karışmış halde dolambaç bir yolda yürüyorum sonra boğulacak gibi oluyorum boğazıma takılan bir cümleyi yutkunuyorum pes etme diyordu bu yaşamın akşamını da gördüm gündüzünü de gördüm güneşini de gördüm çiçeğini de kuruyan ağacını, solan yaprağını yağan yağmurunu, fırtınasını karanlığını ve sesini ve susuşunu gördüğüm her şey bana düşman oldu duyduğum her ses sağırlaştı dokunduğum her şey elimde soldu baktığım her şey kör zindan yine önümden geçen bir hayata el sallıyorum bazen kuşlar gibi kanadım olsa diye düşünüyorum sonra insanlar tarafından kanadım kırılır diye aklıma takılıyor kalp kıran insanlar insanı öldüren insanlar sonra sustum sonra kendimi aradım sonra kendimi kilitledim bir yalnızlığa dilime kilit vurdum konuşmadan kendimi aradım yüreğimde insan kesiği taşıyordum günlerdir kendimi bulamadım iç sesim yaşamadığımı dış sesim hiçbir şeyin bitmediğini söylüyor bense iç sesim kadar ölü dış sesim kadar umutluyum ibrahim dalkılıç 15.05.2018 00.01 izmir |