ÇORBACIBAŞIGönüllerimize bağladık sabır taşını, Avucumuzda biriktirdik göz yaşını, Vicdan bize doğru çevirse de başını, Boğduk kendimizi; hem de diri diri... Yaslı ağacımızdan geldi zamansız sobe, Gözlerimiz kör oldu, düşünceler ise ebe, Hilelere yenilen oynumuz gidince göçebe, Saydık kendi kendimize, bir ileri iki geri... Kalemler yazsa, çizgisiz kağıtlar korkaktı, Merhumlar isyan edip ’sus’a, yerinden kalktı, "Nedir bu haliniz?" diyerek gözümüze baktı, Sorduk kendimize de yuttuk sualleri... İnsanlık elini çekmiş her taşın altından, Hurdalara değer verilmiş külçe altından, Özümüz sıyrılmış temiz yürekli saltından, Yıkadık kendimizi de bitiremedik şu kiri... Sırlar meydanda seferi, aşikarlar kaçak, Ayaklarımıza dolandı haddini aşan saçak, Ne zaman tepemize çıksa yüzsüz bir alçak; Kurşunladık kendimizce de ölmedi hiç biri... Dut; bülbülünü yemiş, hakikat dilini yutmuş, Zulüm perde çekip mazlumu gölgede uyutmuş, Anlaşılan tarih, şanlı geçmişi unutmuş, Kendimizi duyuralım çorbacıbaşı; çal mehteri...! Kurşuni |