Yük..
Birşeylerin yükünü taşımakla hükümlüyüz. Kimimiz az, kimimiz biraz daha fazla..
Üst katta kı Neriman teyzeye , sokak lambasının yanmayışı yük olmuş. Kediye, kasabın atmadığı ciğer parçası. Çiftçiye yağmayan yağmur.. Lisede montunun son moda olmayışı Serap’a yük olurken, bir senesinin yanması yük olmuş kapalı kapının önünde oturan Ahmet’e.. Sevdiğine söylediği yalan yükken Ayten’e, 4 yıllık evli Nuran’ın çocuğu olmayışı yüke dönüşmüş.. Ayın sonunu çıkaramayan Rifat amca elindeki 50 lira ağır yükken, Handan hanıma tırnağının kırılması yüke dönüşür. Kimi çocuklar babasız büyümenin yüküyle cebelleşirken, babalar çocuklarını bir kurşuna kurban verme yükünü taşır.. kimisi anlatıp anlaşılmama yüküne mahkum ken , kimisi de konuşamadığı için yüklüdür.. Veli maçta Ferdi’nin hızlı koşmayışını kendine yük ederken , yan sokaktaki Murat tekerlekli sandalyenin yükünü taşır.. Hepimizin yükü var. Ve her birimiz farklı taşır bu yükü.. Birimiz vicdanına doldururken,bir diğerimiz omuzuna dizer. Sen beyin hücrelerine bastırırken, ben kalbime dökerim.. ve kimse anlamaz kimin, hangi yükü,nasıl taşıdığını.. Zin Viyan |
Kelamın baki, kalemin daim olsun...
.............................................. Saygı ve selamlar..