SAHİLİNDEN SINIRINA TÜRKİYEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Edebiyat Defterinde tanıştık, ailece buluşup, görüşüp dost olduk… Geçmişte; kahraman kadınlarımızdan bir kısmını kaleme aldığımız TÜRK KADINI Ve tüm kadınların ortak acılarını irdeleyen ÂDEM ’DEN İSARAFİL’E İsimli iki ortak şiir yazdık. Güzel yurdumuzu bir şekilde anlatarak, şiir ortaklığımızı sürdürelim istedik. Kuzeybatı köşemizden başlayarak, karada ve dış denizlerde sınırı olan İlçeleri numaralayıp birer dörtlükte anlatıyorduk ki: Eyüp itiraz etti: “- Demirköy Karadeniz’den başka deniz tanımaz. Bak, benim öbür yanım Marmara. Ben iki kıta isterim.” Bu sefer Demirköy arkamızdan bağırdı; “- Hey! Ben de iki kıta isterim. Hem sahil ilçesiyim hem de sınır ilçesi.” Çıldır’a geldik ki; Çıldır hırsından çıldırmış. Beni Posof’la bir tutamazsınız. Hem Gürcistan’a hem Ermenistan’a sınırım var. Ben iki kıta isterim.” Aralık’tan tok bir ses geldi: ”Hop hop deveden büyük fil var, haddini bil! Benim Ermenistan’a, Azerbaycan’a ve İran’a sınırım var, üç kıta isterim.” Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilçeler de ayağa kalkmazlar mı? Size ne oluyor dedik? “- Barış zamanında boğazlardan transit geçiş, Montrö Antlaşmasına göre; Bayrağını açan her gemiye serbesttir. Gece gündüz yüzlercesini seyrediyoruz. Biz de sınır sayılırız. Birer kıta da biz isteriz!” “Haklı söze Hacı Baba’n ne desin?” Mecburen “- Peki” dedik. Orasından burasından şurasından derken: SAHİLİNDEN SINIRINA TÜRKİYE Çıkıverdi ortaya. ( Allah’tan Van civarında duyulmadı olay, Van Gölü’ne oralarda ‘Van Denizi’ derler de ) EYLÜL 2016 da başlamıştık yazmaya… 1’nci Bölüm KARADENİZ SAHİLİ; 12 Kısım, 74 Kıta 2’nci Bölüm DOĞU SINIRI; 4 Kısım, 24 Kıta 3’üncü Bölüm GÜNEYDOĞU SINIRI; 4 Kısım, 27 Kıta 4’üncü bölüm AKDENİZ SAHİLİ; 6 Kısım, 36 Kıta 5’inci Bölüm EGE SAHİLİ; 6 Kısım, 40 Kıta 6’ncı Bölüm TRAKYA SINIRI; 2 Kısım, 10 Kıta 7’nci Bölüm MARMARA SAHİLİ; 9 kısım, 51 Kıta… MART 2018 de yani; tam 18 ayda geldik işin sonuna, çok şükür… Toplam olarak; 7 bölüm 43 Kısım ve 262 Kıtalık bir şiir oldu… Tek numaralı kıtaların yazılması Hicran’a, Çift numaralı kıtaların yazılması Süleyman’a, Takdir kaldı okuyana. Hicran AYDIN AKÇAKAYA ve Süleyman KARAMAN KARADENİZ SAHİLİ BEYKOZ ’dan KOCAALİ ’ye Poyrazköy’den görürsün uzaktaki feneri. Cam ustası döndürür, Öğümce’de çubuğu. Deresi, deniziyle BEYKOZ’un gözde yeri, Riva’ya da takmalı mavi nazar boncuğu... ---------- H.Aydın AKÇAKAYA Hakiki ŞİLE bezi; tezgah altı bilesin! Feneri hem müzedir, hem de bir dünya devi. Ağlayan Kaya ’sının gözyaşını silesin, Cilalı Taş Devri ’nden hatıradır ilk evi… ---------- Süleyman KARAMAN KANDIRA’lı, yoğurdu toprak kapta mayalar. Kefken, Kerpe, Cebeci her biri düş bahçesi. Dalgaların dövdüğü mahcup Pembe Kayalar; Karadeniz koynunda, sanki altın külçesi. ---------- H.Aydın AKÇAKAYA Denize küs KAYNARCA! Ne liman ne barınak! Tarımla hayvancılık, halkın gelir kaynağı. Fındık, pancar yorsa da; çalışanın alnı ak, Tavuğundan menemen, ineğinden kaymağı. ---------- Süleyman KARAMAN Akın akın dünyayı çekiyor kendisine, Acarlar Longozu’nun nadir su menekşesi. Kamp yapmak istiyorsan koş Maden Deresi’ne. Mert, yiğit İpsiz Reis, KARASU Emice’si. ---------- H.Aydın AKÇAKAYA Melen Çay ’ı doyurur susamış İstanbul ’u. Fındık, süt, bal, yumurta işindedir ahali. Göçte sırtlayıp gitti yetim, yaşlı ve dulu Işıklar içinde ol daima KOCA/ALİ! ---------- Süleyman KARAMAN -2- |
Kaleminiz susmasın
_________________________Selamlar