ÖLÜ İKLİM...Ölü iklimler kapıda Tokmağı olmayan hükümlerin direği İlahi sevginin tecelli ettiği Yüreğin kayıtsız şerh düştüğü: İşte hayatın alfabesi. Tozutan aklın yorgunu; Kaynayan benliğin ateşlerken fitilini Bir közde Bir de gözde aşkın iksiri Yine dokunuşu naif, Sunumu yarına haiz Bir cümle daha tekelinde kalemin. Sunumunda ise sevginin Bir katreden farkı yok belki de Şu hayatta bıraktığın izin. Hangi sancı, Hangi kuytuda son bulmalı? Fakir kulun hikmeti değil mi Şükür yüklü teyakkuzunda gecenin Sandıklarında biriken hüzün? Hem de meylettiği Bazen ise sanmadıklarından çıkıp da yola Varmayı ertelediği Şekilsiz şemaili kibrin Hangi reveransla kucaklamalı ki bilinmezi? Hadi, gidelim diyebilmek Belki ötesinde Ertelediğin vakitsiz ölüm Kıblende yangın, Halesi yorgun bir tebessüm Denmeyen ne kaldı da geriye Hala savunuyorsun işte Kayıp isminde Bir çiçekten dahi kırılgan Şu sefil yüreğin. En namert gölgesin En yüzsüz imgelerdensin belki: Ölün dirin de bir bil üstelik ektiğin Aşkı baş tacı bildiğin Haznende yorgun cümleler Kayıp imgeler ne idüğü belirsiz Kimliklerden doğurgan hüznüne tezahür eden Ölü bir iklimden başka da bir şey değilsin. |
Yine güzel kalbinden süzülmüş çok güzel dizeler
Varol
Sevgimle