KelebekUzaklarca çağrılıyorum dur durak bilmeksizin Elim ayağım titriyor kalmaktan Gözüm yaşarıyor gitmekten Zindanımsı şu dört duvar hırpalıyor düşlerimi Dalamıyorum derin düşlere Kaçırmak istemediğimden Seher vakitlerini Bir kelebek koşturup duruyor peşim sıra Yankı yapıyor onun da yalnızlığı Yaşatıp duruyor hep aynı mevsimi Kırgın mı kırgın oluyor uyanasıya Kızgın mı kızgın gün batımında Bir ömürlük tasası kalıyor geriye Bir günlük bilemedin iki seher görüyor yalnızca Ama narin uykularını böldürten Bir hisle besliyor herkesi Kirler birikiyor genzimde bu arada Kalbimde bir hıçkırık Kanım kaynıyor Özlem diyorum ben buna Belki de çaresizlik Yahut dur diyemeyiş gidişata Yakınıp duruyorum aynı dertten muzdarip Yıkılıyor kör düzen birden uykularda Rüyalarla süsleniyor anlık hayat Diniyor kelebeğin acısı bir hulyalık Koşturup durmaktan yıpranıyor düşüncelerim Felsefik düşünemiyorum artık Neden sonuç ilişkisi kuramıyorum Karanlık ile gül arasında Kelebek konmuyorsa güle Neden diyemiyorum çünkü karanlığı anlıyorum artık Aydınlık korkutuyor beni Alışık değilim güne güneşe Gecede buluyorum şefkati İşte dışarıda ışıl ışıl gökyüzü Dilimde bir dua Sönmesin ışığı yıldızlarımın Ve işte Ay eksik yarım Tıpkı benim gibi Benim gibiler gibi Değil yani kendi gibi Besliyor bir hüzün Esirgiyor bizden diğer yarısını Bizim kelebek kayıplara karışıyor artık Bir elveda demeden Vefasızlık değil bu biliyorum Onun aydınlığı benim karanlığım Olduğundandır belki de Bu her şey Olan biten |