BİR YETİM DİZEYİM İŞTESatırları muaf tutmalı mıyım? Yüreğin surunda bir gizeme delalet Aykırı bir hikaye mi derlemeliyim? Şehirden ve şiirden gayri bir sessizlik dileyip, Gücüm yettiğince sevdiğim Şu cihanı bir bardak suya mı hapsetmeliyim? Şimdi ırmak olsam, yeridir. Azap olsam, Delidir eşkalim hem de En fevri tünektir: Balyalarca şiiri serdiğim, Yüreğin istikametinde Sağımdan vazgeçip Soluma dayandığım Ve başımı dayadığım sevdanın nezdinde Bir yetim dizeyim işte: Yerli yerince koyabilsem keşke Bunca imgeyi; Sırıtmadan şiir. Ah, bir de somurtmayı ertelesem, Demeyi şerh düştüğüm, Gönül heybemde ne çok tezahürat Öldürdüğüm zamana biat, Aşka inat Daha da sevmeyi arz ettiğim. Dillenen hecelerde, Dilim dönmese de Sevginin emsalsiz dehlizinde, Ah’larımı uyuttuğum, Vah’larımı da unutmayı becersem keşke Gölgelerin suretinde Yanık bir türkünün yansıması belli ki Sıfatların da biri bin para, Yad ettiğim Yarenlik ettiğim Hamd ettiğim Gönül gözümde kocaman bir leke işte Sevgiyi lav edenlere de nazire. Boyutsuzluğumun gücüne yenik düşen Evrenden de alacaklıyım Zamanın dilinde Bir saniyeden ibaret ibrazım, Yosun tutan yalnızlıkta da Kimseler su dökemez ha, elime. Hoyrat bir kancaya denk düştüm düşeli Şu göğün pervazında Sürüklenen latife bir gölgeden başka Neye tekabül ettiğimi Bilmemenin verdiği acıyı sindiremeden Terk edildiğim, İnsanlık şeceremde Terk edemediğim kadar da acizim. Evreni de ömrü de teğet geçen Bir kulun Şanına yakışır şekilde Ölmeyi bile beceremeyen. |