Yaşamaktan Korkuyorumkirpik uçlarında yürüyen bir kadını sevdim keskin bir bıçak gibi susuyordu ve ertelenmiş bir mutluluğu arar gibi bir rüzgarın sesine tutunuyordum bitmek bilmez bir karanlığı saklıyordum içimde acılar bitmek bilmez göğsümün derinliklerinde yara geçmez, ömür çabuk tükenir sevda yarım kalır, aşk ölür insan nesli tükenir şimdi tam şuramda bir yara var kabuk bağlamış bir yara yüzyıllardır orada duruyor sanki ne iyileşmek biliyor nede kanamak öyle bir köşeye kıvrılmış içimde bir yerlerde canımı acıtıyor kızıl sancıları olan bir özlemdin sen karanfil kızıllığında kanıyordu, seni özleyince kalbim oysa şarapla kutsanmış bir kalp ağrısı taşıyordum sanki çarmığa gerilmiş bir mahkumdum ben alnımın orta yerinde kör bir kurşun izi gözlerimde fırtınalar yırtılmış şakaklarıma dolarcasına içimi döküyordum el değmemiş bir acıya tüm kapılar kapanmıştı bense ufacık bir ışık arıyordum karanlık bir düşün içinde rüzgarın uğultusundan korkuyordum pencere, kapı gıcırdamasından ayak seslerinden köpek havlamasından kuş seslerinden korkuyordum çokça sevmek istiyordum seni çokça acı çekiyordum çokça özlemek istiyordum seni çokça ölüyordum herkes yüreğini yalnızlığa almış sevmenin ne kadar güzel olduğunu zırvalıyıp duruyor bense yalnızlığımı da seninle sevdim ve sonra kıvrılıp kendi dizlerime senin yerine de kendimi özledim çünkü ben senden sonra hiç kendime rastlamadım bu kentte sonra toprağı çatlatırcasına ağlamak istedim gökyüzü maviliğini kaybedinceye kadar kendi içimde kendime sustum sen benim yüreğimde yaşayan ama yaşadığın yerde olmayan bir şiirsin sanki içimde bir bahar var ama ürkek bir serçe gibi yaşamaktan korkuyorum kirpik uçlarında yürüyen bir kadını sevdim keskin bir bıçak gibi susuyordu ibrahim dalkılıç 03.03.2018 21.45 izmir |