NE SÖYLESEM NAFİLEŞahsıma münhasır, söylenen bütün sözler Bozuk saat gibidir yüreğim, çalışırken heceler Bu yaşam çıkışsızlığa, sürüklenirken a beyler Biri makaslarken kalbimi, biri dikiş atıyor Kan eksilmez yaremden, ben bende değilim Kalın döşek üstünden, bana merhem satıyor Bu gün başlamadı ki bu işler, Tanzimat’tır dönemi Ruhunda gedikler açıldı, o gün bu toplum’un Bir yenileşme telaşıdır ki, kardeş kardeşe düşman Bir çok kasideler dinledik, Mustafa Reşit beyden Şinasi değil midir “Şair Evlenmesi” ile o Paşayı öven Ziya bey; "Ne viraneler gördüm" diye gezinir “Diyar’ı küfrü gezdim beldeler keşaneler gördüm Dolaştım Mülk’i İslam’ı bütün viraneler gördüm” Medeniyet Batı karşısında, serilmedi mi yerlere Kim ne söylesin güç yetmez, Batı hayran’ı beylere İngiliz, Fıransız, Amerika, bir tarafımız Yunan Descartes’i tanıdık, Gazzali’yi unuttuk Mevlana’yı bıraktık döngüde, bir seyri alem Eflatun’u bulduk, aşık olduk Goethe’ye Fuzuli’yi anlamadan, bakarkör olduk Gittikçe yabancılaştık, efsunlandık gece gündüz Türk’ün yapı taşları kazındı, silindi bellekler Bir nesil ki yok oldu, gerildi çarmıh’a Kökü söküldü geleceğe uzanacak bütün dalların Bir nesil ki çürüdü, kokuştu, kurtuluşunu bekler Orhon kitabeleri yırtıldı, yerle bir edildi Dede Korkut hikayelerine, baş kesme, kan dökme denildi Itrii, Farabii, Dede Efendi, Yasevi, Buruni, Razii Kutatgu Bilig, Divan, Lügat’it Türk gibi hazinelerimiz Sis perdesi altına gizlendi, kulaklardan silindi Şhekspare ile uyuduk, Balzaç ile uyandık Mozart senfonileri ile ruhumuzu besledik, vah vah Eistein’e kilitlendik, Galileo ile döndük Darwin ile maymunlaştık, Nevton ile düştük yere Mona Lisa’ın karşısında, çayımızı içtik her sabah Aristo’ya baba dedik, Sokrates dedemiz oldu Aydınlandık bir bir, yüzyılları aşarken Tanzimat dediler adına, bütün yollar ayrıldı Soktular içimize, Türçülük, Batıcılık, Osmanlıcılık, İslamcılık Cılkı çıktı bu toplum’un, akımları sayarken Fikret’in Haluk’u, Akif’in Asım’ı vardı Ne Akif sevdi Haluk’u, ne de Haluk sevdi Asım’ı Tüm bunları sayarken, Necip’ten söz etmek olmaz Başı bozuk, serseri, kumarcı, tavan arası şair’i Arvasi’ yi tanıyınca, kurtuldu mu bilemem Böylece yıllar geçti, para, güç, geldi konforlu yaşam Açıldı beyaz perdeler, şahlandı Yeşilçam Batı ağzını açıp, hayretle bizleri izlerken Öztürk’ ü... tanıdık. “Şili’de bir apartman, yoksa halin yaman” Löküs hayatı öğrendik, ağzımız açık dinlerken Açıldı beyaz perdeler, sadaktlar yok oldu Acıların çocuklarına, ağlar olduk hep birden Hıyanetin tahtını kurdular, tacını biz giydik Doğruya uzanan elleri kestik, vicdanı koyduk cüzdan’a Kardeşliği rüzgara verdik, sürüklendik hep birden Lale devri, sümbül devri, sonra Cumhuriyet Hiçbir sona ulaşamadık, tekmil’i birden Ne yardan geçebildik, ne de ser’imizden Akımlara kapıldık, girdabında boğulduk Şeytanı tarif ederken, şeytanlaştık hep birden Tam da Ömer Hayyam’ın deiği gibi “Bir elde kadeh bir elde Kur’an Bir helaldir işimiz birde haram Şu yarım yamalak dünya’da Ne tam kafiriz ne tam Müslüman” Ekrem SAYGI 24.02.2018 Manisa |