‘ağıtsız hayaller kuramı’~giriş yahut beyin zonklaması Tenine dokunur aldatışı serinin Güveler beynine tebelleş olur Uçuruma atılan her fikir suçlu olsaydı Gözlerine bakan gözler ağlardı, Hârda Denizler yosunları kulaçla sayardı şair üşümez(miy)di baharda ~gelişme yahut büyük resmin entropisi Gece, firarileri düş yorgunu yakalar Rozerin içiyoruz ,tasalarımız müfrit Sabahlara çıkıyoruz sırtımızda markasız parkalar Köşe başında insan bedenli ifrit Çölde üşümek de yazgıdır oysa Kutuplarda kavrulmak da Tüm penguenler müzmin değildir lakin Kaktüsleri çiğner çöl haydutları Hiç suya kanmayan çiçekler gibi Kırbalara yüklenir meçhul misyonlar Analar sabileri emzirmez olur Toprağa dökerler safi sütleri Mahpusta ağlamak adetten değil Çocuğa zulmetmek adalet değil Madalyonun meçhul yüzünde öfke Kursaklara sinen kin Okyanusa direnç eylemsizliğidir suskunluğumuz Lakin Entropisi yüksek devinimlerle Maviyi denizden ayırmalıyız Denizi maviden ayırmalıyız ~sonuç yahut astral seyahat Kozmonot karabasanı rûberû İçmekse karanlığı kara cüceden Küçülmek her daim yok olmak değil dirilişin muştusu mu gizlidir kocamış dehrin astral seyahatinde Süpernova ihtişamıyla parıldayan bir çöküş Yengeç bulutsusu gibi ışıldar bazen Ve Patlama .. sonrası kaçınılmaz büzülüş İnkar eder ağıtsızlığı akıl Cygnus düğümü tarihselliğinde onbeşbin yıl Umarsız olmak için neden yok belki Ümitsizlik sürgün edilmiş fasıl... kızıl devlikten beyza cüceliğe süreğen Kozmosun esrarengiz karadeliklerine Farzımuhal |