anyanığı
diline hüzün değdi çocukluğumuzun
dondurma aramaz olduk şımarmaz olduk çay bahçelerinde sandalye taşıyıp, bi’gazoz ücretine tav olmanın hazzı kalmadı pek evvelden tanışıkmışız,bilişikmişiz hüzne ilişikmişiz kıyısından köşesinden görmediğimiz kentlerin gölgelerine bitişikmişiz iyi insanların eğreti öfkesine yaşamak, bir lastiği germek gibi özen istermiş elinden kaçırmadan iki ucunu erdem istermiş, direnmek,hayal kurmak... yaşamak güneşe çevirmektir avucunu umudun yitmeye zorlandığı karanlıklar ülkesinde bilmiyoruz ki kurallarını oyunun leyli bilmek de istemiyoz belki tüm yağlar ve ballar satıldı mateminde doğruluğun uzun eşek yıkıldı uçurtmalar göğe hasret üstelik uçurtmaların ipleri yakıldı dilimiz şerha şerha ân`yanığı yılmamanın şarkısını söylüyoruz suskunlar izdihamında varlığın an tanığı leyli hep aydın kal leyli... denmişti bir zamanlar Farzımuhal |