şarapnel kuşları
kentimde ne atlar vuruldu ayaklarından bir bilsen
ne karıncalar titredi (kininsiz) malaryalardan kaldırımlarda yaşam dansı yapan ölüler vardı öldüğünden habersiz gözlerine beton dökülmüş hümalar sezaryen mavilikler topluyorlardı mağaralardan ölümüne sezmeyenlere sezdirmeden kuşkulu aydınlıklar öksürüyordu şarapnel kuşları kursaklarından blagaj taşıyordu ve beytüşşebap dokunuşu nazımca seviliyordu vera tulyakova yedi genç yeniden aşık oluyordu mehlika sultana /bir afrika düğününde beyaz olmak yalnızlıktır mesela gazzede çocuk olmak da ilkine her ne kadar alışsa da insan evladı ikincisi her zaman test edilmiş bir muamma/ ne kursağından blagaj taşıran şarapnel kuşları ne kendi ağırlığından fazlasına hırs etmiş karıncalar ne o ayaklarından vurulan atlar hiçbiri tarif edemez seni katanpe komşuluğundan sana ürperişim kadar " silentium quaeso" fm Feveran Edebiyat |