yurdu olmayanın bayrağı olmaz
devleti olmayanın inancı olmaz
çünkü öz evlatlarıydık biz vatanın
çeliğini sulamıştık kendi kanımızla



kaldırıp soylu başını öyle dimdik zulme karşı
kanayarak of çekecek içli bi türkü
vatan
seni ancak türkçe anlatabilirim
sen beni yıkan yanınla
sen beni akan sularınla
acı yakan şarkılarınla dinle



şuracıkta burnumuzun dibinde sızlayan
sabahlar gibi dipdiri alınyazgımıza
kutsal topraklarımıza yani
kadınlarımıza elbet kırık
küskün
umarlı
ve güvercin kanatlı
ellerinde evlat tadı
hatırlanmaz olsada adı
şehitlerin ölü evinden
şahit cenazelerinden
cizreden
silopiden
yangın yangın
esirgeyen ve bağışlayandan beri
ana/dolu artık kıran kırana her yeri..



deliriyor zamanın şavkı şafak soluyor
neye döksek yüreğimizi ağıt oluyor
oysa nasıl severdik şiirleri
gurbetten gelen mektup gibi
gelinlik düşlerimizi


havada bahar
çocuk ellerinde uçan balon gibi hem
birdenbire kütür kütür elma şekeri
birdenbire bomba sesleri



vaktiyle
varla yok arası bi yerde yaşarmış
mesut / bahtiyar
mehmet / ahmet / ali
mahsus mahalli
uzman çavuş
______ uzman onbaşı
_____________ uzman er demiş
___________________________ hüküm
______________________________ dar

bu çocuklar ne yer ne içer vatan borcuna
yoksullukta babadır yatan ölüm orucuna


ana dilince
anne yüreğince
apansız irkilir gece

oyy ben ölemm oyyy ben ölemmmm oy

ağıt yakmaya bi çıra yeter yavrum
sen içimden geçerken şimdi böyle
ne çok sevildiğini söyle
çıldırayaz şiirler öyle
vay başıma