ARZ’DAN SEMA’YA
Mecaz olmadan şiir olmaz, belkide ben öyle düşünüyorum. /Doldur içimdeki boşluğu yağmur/ derken; burada insanın içindeki boşluğu, ruhunu ve sıkıntısını giderecek olan, yağmur değildir. Bu dizede söylenenin ötesinde bir gizem vardır. Yaradan’ına bir yakarış vardır...
Bir Orman düşünün, güçlü ağaçların gölgesinde boy vermeye çalışan fidanlar, o güçlü ağaçların gölgesinde yaşam mücadelesi verir... Zayıf olanlar güçlü olanların gülleleri altında can çekişirler. Yaşadığımız dünya’ı bir düşünün, Afrikayı düşünün, Ortadoğuyu düşünün vs. ki onlara yaşama şansı verilmez. Lakin zayıfa da, güçlüye de ölüm vardır. İyi ki ölüm var, ya olmasaydı ne olurdu bu dünyanın hali… Şunu da söylemeliyim ki; şiir onu yazana değil, ona ihtiyacı olana aittir... ARZ’DAN SEMA’YA Doldur içimdeki boşluğu yağmur Semanın derinliklerinden badeler gönder Başımızın üstünde dönüp duran ey karabulutlar Arz’ı sahiplenen conilere şimşekler gönder Aldanırız kırıktır bizde feleğin çarkı Yaşama ivme katacak dişliler gönder Kanla beslenen zalimlerin üstüne Kanlarını kurutacak ateşler gönder Sisle kaplıdır dörtbiryanı dünyanın Bizlere karanlıkları delecek gören gözler gönder Ziftler sarmış üstünü, kanla sulanır toprak Vicdansız yüreklere merhametler gönder Boy vermiş ağaçlar dallar serpilmiş Gölgesinde can çekişen fidanlara güneşler gönder Aksisedadır çınlayan bu yeryüzünde Karanlık yüreklere bir ışık gönder Filleri tarif eden körler ve sağırlara Gören gözler ve duyan kulaklar gönder Yeniden doğsun güneşler mazlumların üstüne Semada yankılanan Aşk’ı sedalar gönder Ekrem SAYGI 18.02.2018 Manisa |