SON DURAK
Hayatım boyunca çok badireden geçtim
En parlak ışıkları belirleyip seçtim Zamanla bu ışıkların hepsi söndü Beni de en son durağa kadar götürdü Durak mı dayanır gençliğin azgınlığına Sürükleyip götürür, hayatın çılgınlığına Koyuverir en kötü cenderelere Yuvarlar uçurumlardan en bulanık dereye Her durağın izi var bende, bir bir Neler çektiğimi bir ben, bir de kalbim bilir Gönül dinlemez ise beyin organını Harap edip zehirler bütün anını Her durağın farklıdır, gülü, lalesi Her birinin vardır bin bir çilesi Kimisi insana hayat dersi verir Kimisi de hayatın kapısından çevirir Her durağın bal alınabilecek çiçekleri vardır Her bir çiçeğin değeri dünya kadardır Bu değer korunabilirse önem arz eder Yoksa ömür her gün biraz daha olur heder Aşk duraklarının hepsini bir bir geçtim Şerbetlerinin hepsinden birer tas içtim Her birinin tadı, çilesi farklı farklıydı Hepsi masum, berrak ve şeffaflıktan yanaydı Ama uymazsa kişilik, huy ve karakter Hepsi görülebilir şeytandan beter Aynı dil değil, aynı duygu paylaşılmadan Birlikteliğin sağlanması muhal olur anlaşılan Son durak kaderin tecilligâhı Son durakta biter âşıkların ahı Son durak ümitsizliğin çarmıhı Son durakların berrak olur sabahı Son durak tekâmülün, deneyimin zirvesi Son durakta biter hamların, hantalların sesi Son durakta kilitlenir fesatların çenesi Son durakta neşvunema bulur herkesin neşesi Mayıs 2013-Ankara (arşiv) |
Kalemin susmasın
_______________________________Selamlar