Kardeşlik Türküsü
I.
Onulmaz yaralara derman olur kardeşlik… Uluların buyruğu, ferman olur kardeşlik… Aydınlanır gönüller muhabbetin narıyla Dünya esenlik bulur kardeşlik baharıyla Yedi düvele yeter o sımsıcak aşımız Uhuvvetin tahtında göğe değer başımız Sımsıkı kenetlenir barışla ellerimiz Muhabbetin remzidir kan rengi güllerimiz Bütün karanlıkların hükmünü iptal eyler Muhabbet çırasıyla handan olur kardeşlik… Gökkuşağı misâli, rengârenk bir kilimiz Hep birbirine benzer köyümüz ve ilimiz Ateşe su taşıyan karıncalar gibiyiz İdam urganı değil, kanaviçe ipiyiz Aynı kokuyu taşır karanfil ve gülümüz Bu toprağa aittir sağımız ve ölümüz Silinir gözyaşları kardeşlik mendiliyle Anadolu yurduna sultan olur kardeşlik… II. İkilik ne bilmeyiz, Yaradan’ın bir’iyiz Ancak böyle güçlüyüz, ancak böyle diriyiz Fitnecinin sözüyle açılırsa aramız… Kangrenlere dönüşür, iyileşmez yaramız Kaktüs çiçeği değil, hayat pınarıyız biz Osmanlı torunuyuz, sevgi çınarıyız biz Hiç kimse ayıramaz kardeşi kardeşinden Zalimi dar’a çeken urgan olur kardeşlik… Sineler pürnur olur, veda eder gün/âha Döner Hakk’ın izniyle karanlıklar sabaha Toplanırız kardeşçe bayrağın gölgesinde Hoşgörü geçer akçe, barışın ülkesinde Bin seneyi aşkındır bu yurtta eğleşiriz Mevlâna ikliminde Yunusça söyleşiriz Basiret nazarıyla temâşâ eden görür Hiçbir riya karışmaz, candan olur kardeşlik… III. Kuzey’imizde horon, Doğu’muzda halay var Gönül semalarında aynı gün, aynı ay var Farklılıklar, emin ol, zenginliğimiz bizim Dost gözlüğüyle bakmak, enginliğimiz bizim Ayrı gayrımız yoktur, bir çınarın dalıyız Ana arımız aynı, bir peteğin balıyız Ağrı Dağı misali heybetli duruşumuz… Geçit vermeyen bir dağ, kalkan olur kardeşlik… Hepimiz misafiriz dünya denen bu handa Kardeşlik kazanacak ilelebet cihanda Bin yıllık kardeşiz biz, ayrı kalsak yetimiz Hakk’a yemin olsun ki, halistir niyetimiz Mehmet’tir, Muhammet’tir, Berfin, Şeyhmus adımız Çanakkale’den beri ortaktır feryadımız Cefa çeken canların kalır mı âhı yerde? Mazlumların dilinde figân olur kardeşlik… IV. Birlikte yaşamanın güzel numunesiyiz Şer borazanı değil, hakikatin sesiyiz Barışın menziline yürüyelim birlikte Huzurun adresini arayalım dirlikte Can ipliğiyle bağlı tenimize cismimiz Kardeşliğimiz kadar yaşayacak ismimiz Hainlerin adları karışır nisyanlara Bu kutlu topraklara hakan olur kardeşlik… Birbirine çok benzer düğünümüz toyumuz Cephelerde beraber çarpışmıştır soyumuz Müştereğimiz çoktur, birler binlere vardı Muhabbet teknesinde bizi aynı el kardı Gelin kardeş olalım, etmeyelim âh ü zâr Kimin ne yaptığını bir gün tarihler yazar Zamanın heybesinde nice sırlar saklıdır Süsler düşlerimizi, yârân olur kardeşlik… V. Âdem ile Havva’nın soyundan gelmedik mi? Beraberce ağlayıp, beraber gülmedik mi? Oyun içinde oyun, gelmeyelim oyuna!... Bin kere düşünelim enine ve boyuna Kırılmasın fidanlar, analar ağlamasın Gözyaşı batağında karalar bağlamasın Taslarımızı aynı çeşmeden doldururuz Canımıza can katan bir can olur kardeşlik… Karakışlara mahkûm olmasın tüm mevsimler Yaşlarla ıslanmasın siyah beyaz resimler Dönmesin kâbuslara pembe rüyalarımız Ne olur kül olmasın şirin hülyalarımız Nefretin hançeriyle yürek yaralanmasın Ana kuzularının, bahtı karalanmasın Düşeni kaldıran el, düşünce kaldırılır Tenimizi ısıtan yorgan olur kardeşlik… VI. Fitne fesat ateştir, birlikten rahmet doğar Kâinata sığmayan, kulun gönlüne sığar Ayrı gayrı ne demek, onca birimiz vardır Yunus Emre, Mevlâna, Ali pirimiz vardır Bu millet kardeşliğe sarılmakla var olur Yalnız taş duvar olmaz, birlikte duvar olur Umutlar mayalanır barışın hamurunda Bu güzel topraklara mekân olur kardeşlik… Tertemizdir mâzimiz, aynı dağın karıyız Yılanlar bilmese de, bir petekte arıyız Bir dalda iki yemiş, iki tende bir canız Vahdetin kozasında tarifsiz heyecanız Aynı gemideyiz biz, müşterektir kârımız Al bayrağın rengine boyanmış efkârımız Başımız dik yaşarız sevgi coğrafyasında Düşlerimize beşik, vatan olur kardeşlik… M. NİHAT MALKOÇ |