HÜZÜN SOKAĞIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mecnun misali seven bir dostun sonu bu sokakta ölümle biten hikayesi
Bugün Hüzün sokağına düştü yine yolum,
sık sık uğramaya başladım zaten bu sokağa, müdavimi oldum. O sokak dev bir mıknatıs, bacaklarımda kilolarca demir yüklü sanki, çekiyor beni her an kendine Hüzün sokağı. Hep bu sokaktayım, korkuyorum bir gün alkolik olacağım... Bu sokak çok kalabalık/ belliki herkes hüzünlü, lokantalar/ barlar silme dolu, herkes kapmış bir sevgili, doldurmuşlar lokantaları,barları, Birde Hüzün sokağının adına yaraşır hüzünlü türküleri, dağıtıyor kafamı... Bir kadeh kesmiyor beni, unutmak için dertleri, dikiyorum kafaya sayısız kadehleri. Bu nasıl derttir/ kadehler bitiyor unutamıyorum, bu nasıl yaradır/ nasıl sevdadır, kapanmıyor dert dolu sayfalarım. Kalmadı gitmediğim doktor/ Lokman hekim, Doktora derdimi anlattım o benden dertli, Lokman hekim yok aşk hastalığının bulunamadı ilacı diyor. Büyü var diyerek inanmadığım halde büyücüye gidiyorum, sende büyü var/ ver para çözeyim diyor sahtekar. Yok yok işte yok bir çare, bu gidişle Hüzün sokağına kuracağım çadırımı, uzaktan uzaktan dinleyeceğim barlardan gelen ezgileri, yanıma bir nebze derdimi hafifleten bir kaç şişe bira, birazda çerez alacağım. Ceptede fazla para yok kahretsin, Bira beni içecek/ çerezler beni yiyecek, Gün gelecek bu aşık Hüzün sokağında ölecek. Tanırlar beni bu sokağın insanları, eğer ölürsem söyledi zaten, Heykelimi dikecek Heykeltraş Abidin. Kazım Doğan |