SerendipŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sesi hiç
düşü hiç kendi hiç bir içten geçiyoruz İsmail kapıları ört ki; Rüzgâr söylenmesin.
İsmail...
saçımın zamana ayarlanmış telli çalgısıdır bu derimin altında çatırdayan kemik yığıntısı. anlatamaz dar omuzlarım, yağmurda yunmayan güneşte kurutulmayan yüzümü. Topuğumun dibinde toprak çatlıyor ismail bir sevmek, bir sevmek çogalıyor/ ki sorma serendip diyarından geliyor kuşlar sürüsü. ....... İsmail... dilinin sapanından taş fırladı bağrıma ben yüzümü kesip duvara astım artık aynalar boş. Ve Allah göğünden ip sarkıtmıyor dünyaya. avuçlarımda kan topağı genzimde asi bir düzen ay; su akıtıyor ismail ve kör olmadan önce gördüğüm o son resmi siliyor tualden. Henüz kalbimin hafızasını yitirmemişken aklıma kurşun sıkıyorlar ismail bunu bil. |