aşkı piç edenler...
üç kez kırmışlardı onurumuzu
sevgiyle okşarken uzun saçlarımızı Annemiz icimzde o yalan sözcüklerde aşk mırıldanmaları davetsiz göyümüzde bakir düşüncelerimzde o hep eşkimeyen üç harfli yalan geri kalmış akılla bakan o kör gözler hep o an icin cirkinçe bicilmiş beyaz leke muhabet arasına gelen o piçten sözler ruhumuza değen kirli nefesler hep üç harf icin satırların icine gizlenen tutku damlacıkları geceyi aydınlatırım denen bos sözler geri kalan hep hapis yaşlar sahibi olmayan duruk buruk ruhlar gecesini unutup gündüzleri sayıklayan anılar korkudan sevgiyi unutan canlar aldanmışlığın sonu sevgi yalanları tenhada sıkışmış bir kuş azından salya akıntıları kafasında hep bir pislik ölümle kalım arası sadece bir dakka getirin bana tanrınızı bakayım insanların ruhundaki safliği üçgünlük ölenlerin neydi derdi sabrı yok olmak dahamı kolay dokuz ayda nefes almakmı hüçresinde yaşar kalkamayan dul ağrılar ici cürümüz her yeri siyaha bulayan piçler darmadağın edilen yürekler neyin varki ne aldın bilmeden koskoca bir hiçim derin izler dudaklarıma vurulan piç nefisler kalmadıki icimde bir insan canı eden kuşkusuz sahipsiz bırakan itler hastanede bakir raporu doktora hemen kıyak kağıt parcaları uyuyan Anne Baba es olmadan yaşayan piçler sizlerki asil cehennemin işcileri canınız cehenme piçler...!!! cıkarın şu aşkı bel altından kararmasın canlar kıyılmasın ağlayan Analar ölmesin cen kalan kara topraklar.. Zaman geçer sonra kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler gerceğin ne olduğunu bir gün iş işden geçmeden... . |