va(s)ziyet..aslında, çok ihtimâl arasında bir ihtimâl daha vardı; “o da ölmek mi dersin?”di bir yaşamak daha varken. bir ihtimâl arasında çok ihtimâl daha vardı “beni mecnun edersin”di çöle bir ömür sığarken. aslında, bütün yaraları kanamalı bir kısmı ağır enfeksiyonlu önemli ölçüde sızısı ütopya karşılığı "yok".. bazı sevdalar pek bir sosyal kınamalı ama çokça yamalı bol primli az emekli sermayesi kurtarmaz faturasız ama illa ki bir miktar illegal.. aslında, koca bir sırrı bölüşmek ve kazananı olmayan bir harpte sevile sevişe ölüşmek ama illa ki yârin yanağından gayrı yârin dudağına yakın.. lâkin, yâr dediğin bir sonraki istasyon; en uzağı ne kadar yakınsa ve mümkünse beni o civarda bırakın.. yani, kuşları cıvıltılı cıvıltıları sahte gözleri bir pavyon sıcaklığında; ışıltılı ve ne idüğü belirsiz bir saatte hicri yıldan habersiz miladisiyle küs, ama illa ki ne dayatıldıysa takvim diye onunla savaşan onunla sevişen onunla yaşayan onunla ölen.. yani, cenazesi şatafatlı bol siyah gözlük az hüzün çok reklam barındıran.. hasılı, çok ihtimâl arasında bir ihtimâl daha vardı “o da ölmek mi dersin?”di bir yaşamak daha varken. bu yüzden, dirimiz beş para etmedi bizim ölümüz gömülmesin.. v a ( z ) s i y e t i m d i r... |