Velayet
- Çok keşke birikti yine karartılmış sokaklarda
Demek ki şu emredilen bir velayet iklimidir… - Hangi yalnız, bir gölgeye selam verse ben aldım hep Gözlerimde biriktirdim ıslak aleykümselâmı. Her umuttan bir nefeslik eyvallahı ben çaldım hep Bedelini kâğıtlara sunup yazdım her kelâmı. Filler atı piyon kıldı, vezir şahın emir eri Benim başımı sokacak kimsesiz bir kalem kaldı. Yalınkılıç cenge girmiş bir ordunun karşısında Aklımın ucundan dahi geçirmedim esareti. Kendi boynumu vuracak kılıcı tutarken kında Sol cebimde bir intihar, bir ebabil cesareti. Ne üç günlük uzaktayım ne varım yoktan ileri Elimde bir kaç kafiye bir tükenmez kalem kaldı. Ağır aksak yürünecek kaç yolun inşası bende Kaç maşuğun ellerinde titreyen şahbeyit benim? Kaç tövbe bilmez günahın yorulmuş “haşâ”sı bende Kaç nebinin toprağına turap olmuş seyit benim? Kaç sevdanın ayrılığa tekabülü şiir eder Bilmiyorum, yine bana deva bilmez çilem kaldı. Yangınların kül ettiği bir ahşap ev hatırası Dizlerimin kırıldığı hasırdan gönlüme sızan. Gerçi ne bir gereği var ne şimdi ahın sırası Lâkin dudaklarım mühür bakışlarımda suizan: “Sizin size ettiğiniz başkasını şair eder Cihan sizin dünya sizin, bana boş bir âlem kaldı.” Karanlık kör kuyularda Yusuf’u arıyor gibi Adımlayıp duruyorum Züleyha’nın gözlerini. Ellerimi göğe açıp Hakk’a yalvarıyor gibi Yudumlayıp içiyorum bir ayetin sözlerini. Çünkü vahdet ikliminde beşer olmak gayretiyle Vücud etmek istediğim her cümlede elem kaldı. Bu yüzden tövbeye muhtaç kılınmış tüm sevabımı Kısık sesle söylenecek bir ağıda yazın şimdi. Yelkovanın gölgesine ağır gelen cevabımı Her satırı candan ayrı bir kâğıda yazın şimdi: “Bir an yokluk tahayyülü ve bir varlık hayretiyle Elimde bir kaç kafiye bir tükenmiş kalem kaldı.” |
Şiirdi ,şiir tadında,şiirdi...okuduklarım.
saygılarımla