Sadness Cover
düşünceli bir çıkış noktası arıyordu kendinden bu
elle gösterme lan göt burası Aksaray adamın götünden kan alırlar burnun kanar sanırsın ikram bu paltonun altında iki kadın kolu bir erkek bedeninde kör bir talihle tıraş edilmiş bacaklarının arasında devletin eğittiği bir sürü göz aşağılanmak güzeldir,yüzünü sevdim keşke iki çay olsa da hakkında yalan söylesem sen bir parçasın sisteme mi şarkıya mı aitsin muamma görüyor musun fırından çıkan hırsızı hep ekmek çıkacak değil ya ters giden şeylerin dünyası güle renk veren bizim kaportacı recai allahlık gibi bir iddiası olmadı yalnızdı annesi beni çok severdi, bakkala sadece beni gönderirdi bıçaklamam için ben ; telif hakkı elinde değişik bir soru kirpiğiydim zayıftım sigarayı sol elle içer 31 i sağla çekerdim özellikle ana haber bültenlerini izlediğimde, hapisten yeni çıkmıştım,gül berberiydim sevgilim tarafından hatim edilmiştim sokağın sadece bir kenarıydım öteki kaldırımdım, siyahi bir duvardım suyun damarı çatladığında çırılçıplaktım sünnettir diye,annemi cepten arayıp babamı öldürüp öldürmediğini sordum bana uzun uzun bir bıçağın çocukluğunu anlattı aynayı yüzüne kapattım sıska bir yol bu çıkışı nereye gidiyor sorusuna cevaben çizilmiş ceninin görevi bir nebzede magazine düşmek ahlaki bir tutum cinayet bu dağılmış ti boru sesine verilecek en güzel cevap artık yedi harf mesela ne bileyim hükümet gayrimüslüm bir papatya ne kadar bağımlıysa toprağa işte o kadar islami usüllere uygun kesilmiş vergi borcu ya da infaz anlatılmak istenen şeylerin parkında ardından paltosunu çıkardı ve omzuma koydu ne güzel bir şeymiş sevgilinin kafasını göğsüne alıp sevmek Aksaray’da sevgilinin gövdesi olmasa da güzel bir şeymiş ya ardından paltosunu aldı ve gitti Ece Ayhan dedim bu adam ölmeseydi sen gör o zaman paltoyu maltoyo almaz öyle giderdi önem vermez öyle şeylere haklıydım ve haklı olduğuma inandıracak arkadaşlarım vardı yarısı alkolik yarısı Galatasaraylıydı Bi sokak vardı adı Ceylan Yavrusu Sokak, polisler isminin sahte olduğuna inanırlardı her geldiklerinde sokağa Tc kimlik numarasını sorarlardı gülerdim güldüğümde sokak lambasına benzermişim mimiklerimde arkadaşlar kestane çevirirlerdi ben bir buna bir de beni sevmene izin vermiştim güzeldin ve adın Kuran’da geçmesed e arkadaşlar arasında sıkça geçerdi Ağzımın içinde çeviriyordum kışı dilimle oynuyordum kışın soğuktan yara yapmış etlerle çevirisi bir türlü yapılamıyordu bazı şiirlerin ve yüzlerin soğuktu aksiydi kasımdı oturduğum ev damından beynime su damlıyordu sefildik işte anlayacağın annem yol parası vermemek için evde çalışıyordu bunu hiç anlayamamıştım bir muavinin evde nasıl çalıştığını ağzımın damarlarından alıyordum içeri seni sana her zaman kapım açık dediğim de mi anlamıştın bilmiyorum evin kapısının olmadığını orası garip neyse ama sen başkasın bir Yahudi’nin bir Naziyi sabunla temizlemesi bir kafirin bir peygamberle halay çekmesi bir delinin kuyuya attığı taşı çıkaran kızın oynadığı filmin traileri bir muhabbet kuşunun konuya nereden gireceğini bilememesisin Üzgünüm bir çıkış bulamadığım için soğuk kırılgan bir ayna sürüsü göçü bu olanların ve olacakların bilinci çatısında kırmızıyı rengini veren bütün utançların izanında tam yerine düşmüş bir el bombasının açtığı yarıktan göğe doğru fırlamış organ bütünlüğü gibi saplanacağı yer kendi kalbi değilse bile bir buz çölü ama yalnız ama kısıtlı bütçeyle işlenmiş bir cinayet çiçeklerin çelenk haline geldiğinde kendilerini daha bi güçlü hissettikleri daha bi götlerinin kalktıkları bu dünyada üzgünüm delirecek kadar namuslu olamadığım için... |
bu dizeyi okuyunca gördüklerimi resmedebilecek yetenekli bir ressam olmadığıma hayıflandım
gökyüzünde uçan milyonlarca kırılgan ayna sürüsü ve o sürüden yeryüzüne yansıyanlar
bildiğim kelimeler de yetersiz gördüklerimi anlatmama