Bu Yüzyıla Ait Olamaz Diyorum
Bu yüzyıla ait olamaz diyorum yazdığın bir şiiri okurken
okurken yazdığın bir şiiri gözyaşlarının düştüğü kelimeyi hissediyorum ve en çok hangi mısrada özlem duyduğunu özlemini duyduğun adamın ben olmadığı düşünmek/bilmek işte tam burada tıkanıp kalıyorum ben bu acıyı nasıl anlatacağımı bilmiyorum haberin yoktur ama senden sonra nefret ettim otogarlardan vedalaşma/yıkım alanları olduğu için değil seni sevmediğim o şehrin otogarına gömmek zorunda bıraktığın için beni Ben bu yolculuk işleri beceremiyorum çıktığım iki aşk yolculuğunun ilkini kaybederken ikincisinde ise kendimi kaybettim iki aşkın birinde el ele tutuşamazken en çok sevişirken âşıktım diğerinde zira iki âşık en çok sevişirken âşıktır birbirine belki benim için çok zor sensizlik ya senin için dudaklarında duruyor mu hâlâ dudaklarımın izi dudaklarımda dudaklarının izi Geminin rotası bana dönerse bir gün yelken açıp limanıma demirle Dersim dağlarında açan rengârenk çiçeklerin mayhoş edici kokusuyla gel saç tellerinde kar tanecikleri ve Şeyh Sait direnişinin izleri hafızama kazınmış olan gözlerindeki masumiyeti bahşet bana Adı konulmamış, dile dökülmemiş gizli bir anlaşmaydı dudaklarımız birleşmeden önce uzun uzun bakışmamız bir şiiri öper gibi, bir şiirde soluksuz kalır gibi bir şiirde nefeslerin birbirine karışması gibi öpüyordun beni birleşen sadece dudaklar değil bir şiire can veren ilk kelimenin büyülü harfleriydi şiir her şeyin ilacıdır diyorduk içimizdeki aşk şiir mi oluyor yoksa şiir aşka mı dönüşüyor girdabından çıkamazken kayıtsız-şartsız teslim oluyorduk aşkı şiire Bu yüzyıla ait olamaz diyorum yüzündeki küçücük tatlı bir kız çocuğunu andıran gülümsemeye şahit oldukça avucundan öperdim, avucundan öpmek: ne paha biçilemez bir şey, gerçek ötesi, düş üstü… Kelebeğin ilk kanat çırpışındaki tatlı heyecanı gibiydi ilk günlerimiz gözlerindeki ışıltı kalbinde değişen ritmin habercisiydi kapısını araladığım gizli bir dünyası vardı kalbinin içinde delidolu/çocukça yaşadığın güzel kadınlar meyhanesine giden gizli bir geçit vardı orada iki kadeh şarap ve bir Cemal Süreya şiiriyle sarhoş olurduk sonrasında barbar kavimlerinin saldırısına uğramış harabe, viran, tarumar olan bir kentti yüreğimiz Muhteşem bir şiirsin sen belki de bir gazelin, bir kasidenin en güzel beyiti ben düşlerken seni böyle bir başka adama şiir yazınca sen tersine gitmeye başladı dünya önce babana benzemek terk etti beni ardından tenimden Midyat kokusu uçup gitti artık eskisi gibi kokmuyorsun dediğinde aramızdaki büyünün çoktan bozulduğunu anlamıştım Çingeneler zamanından geliyordum Perhan ve Azra nın kavuşamadığı dram filminden bir elimde sevdiğim kadına olan aşkım diğer elimde kırdığım kalbinin vicdan azabı ve yüküm hatırası bulunan bir fotoğraf karesinin gözyaşları içinde yakılması Faşizmin en büyük darbesiydi bizim ayrılmamız veyahut kansız bir katliam nostalji bir şarkı dinlemek veya bir Şener Şen filmi izlemek zorunda hissediyorum kendimi bir çağlayan gibi akmaya başlayınca sesin yüreğimde derken gözlerim doluveriyor usulca tutsak ediyorum gözyaşlarını özgür olmaları için daha erken çayını tazelemek istemiyor değilim çünkü seni seviyorum demenin en güzel yoluydu çayını tazelemek beyaz bir atın üzerinde sana gelemiyor olmam seni sevmediğim anlamına gelmez ve roman yazıyorum seni ölümsüzleştirmek için ve şiirler varlığına şiirler yazıyordum önceleri şimdi ise yokluğuna hayat dediğimiz şey bu değil midir zaten bir varmış bir yokmuş |