Düşüş
doğ
ur bırak gitsin sahibin kara kargalar işlenmiş gökler diyarına düş ( er ) gölgeler kendiliğinden derin bir ah’ ın bak lekeleri gövdemde midyeler gibi ayrık ağzınla sen şeffaf bir umudun kırıp parçaladığı tatlı bir akşam bile olamazsın ben d ü ş e r k e n kehribar bir aşkın gövdesine dair kayıp hikayeler işlenecek gök topraklara zen haydutlarınca soluğumuzda yıllanmış bir şarabın ağırlığı unutulmuş imparatorları anacağım uyutulmuş palyaçolar uyanacak asırlık uykularından neşemizin şen kahkahakaları birikecek bir dağ misali gamze diye yanağımıza işlenen kederin çukurunda iki tohum vardır biri sana biri bana ey kara bakışlı kör talihin direngen mor ecesi 26.11.2016 ( istanbul) |