Yaprak Kırığı
Saçlarının giyindigi siyahlara boyadım geceyi
Parmaklarının dokunduğu ekmeğe buğuyu Yüzünün düştüğü aynalara sırrı ufledim Ayaklarının değdiği sokaklara yağmurları sürüp Bulutlardan nem kaptim Durmaksızın kendini büyüten bir geçmişin Sismanlayan gövdesine sığındım Yumuşacık göğsune uzanip dilinle emzirdim kalbimi Aç gözleriyle ruhumu emen bir güzellik çağiydin Muneccimler ellerinde papiruslerle imledi İsmini , şuraya eskizlere gölge kalbime Ters dönmüş bir ovanın verimli toprağına Zamana ve onun gün yavrularina Dizginlerini koparan aç bir küheylan gibi catlattim cigerimi Sabahtan çiy olup damar damar kabardim yapraklarda Avcuna gelip apansız patladı sabun köpükleri gibi gençliğim Önünde yollar gibi uzayan su hatirima bak ve de ki Kalbinin antik hüznünü astım mandala Gözlerindeki yaşı sürdüm yarama Elindeki kalemi isledim varakama Dilindeki heceyi isledim elimdeki oyaya Dinliyorum şimdi kimselerin bilmediği yabancı bir alemde O saf türküyü Kulaklarimla izlerim Gizlerim kabuğu çatlamış yaralar gibi olur Dökülür Toprağa düşer Uzanir ve kendimi silkerim Tozlarimdan arınıp Yeniden yazayım diye seni Dağa, taşa,kuma,kumsala , Ve şair tüm nebata Ahh sagaltan, büyüten hata ... 30.11.2017 ( Istanbul ) |