Bir Dolu Hüzün
Bir ömür;
insanın yüreğinden bile dar bu izbe sokaklarda nasıl geçer nasıl giyinir, ne yer, ne içer bakmayın pencerelerinden içeri ta ezelden beri hanelerde hüzün var. Çoğu ev de canhıraş bir yalnızlık fareler arası cirit müsabakaları seyircileri de zorunlu diyet yapan kediler... Eskiden berber Nazmi vardı hemen bitişikte teybe kaseti koyar acılı arabesk dinletirdi damardan cebren ve hile ile. Yine içiyor Hurşid emmi yazlık evinin balkonunda bir dilim beyaz peynir iki dilim kavun, bir iki domates çay bardağı ile sulu rakı arada sokaktan geçen bir Çingene kemancı atalım birer beşlik Yaşar kardeşimle çalsana a be bir ’’Aldırma Gönül’’ Hacı. Ökkeş dayının köfteci dükkanı kapıda bir-üç nöbetinde kedi tayfası daha kurumadı dün arabanın ezdiği envanterden düştüğümüz kedinin kanı. Şeker başkomser İsmet Ağabey hemşehri sayılırız ha kıyısından köşesinden Samsun’un Bafra ilçesinden arada Yaşar Bakkal’da kaçamak herkes yesin içsin kendi kesesinden. ’’Altılı yattı yine tüh ki ne tüh’’ sinirlenir başkan dedikleri ’’Ben koşsam sizin yerinize ondan iyi’’ arada firezeciye selam ver iki bağır çağır deşarj ol deşarj ol da, ya kimse şarj etmezse Yaşar da haklı öpücükle vermiyorlar ki biraları rakıları veresiye defterini dün gece çalmışlar sökülün haytalar paraları işte bizim oraların sokak manzaraları bir dolu, bir dolu hüzün buraları... AHMET ZEYTİNCİ |